Kocası bütün gece horladı. Sarhoş geldiği geceler böyle olurdu. ”Boyu devrilesice! Ömrü tükenesice !” diye beddua ede ede yılları geçmişti Hatice’nin. Kendi gücü ile alamadığı ,hiçbir zaman alamayacağı öcünü Allah’a havale eder, can-ı gönülden yalvarırdı. Bir gün şu adama bir ceza kesileceğine kendini o kadar inandırmıştı ki; yaşamına katlanmaya devam ediyordu. Çok fazla içtiğinde kütük gibi devrilir.Hatice elini yüzünü silerdi.”Allah beni bu dünyaya silmeye göndermiş “derdi kahırla.”Senin işin hanımların evini, kocanın her yanını silmek.” demiş bana. Bana da bu herifi yazmış. Adam da yemenin, içmenin.gezmenin ustası. Yeter ki sen paradan haber ver. Bari gönül al. O da yok. Onca iyi insanı kazalarda kaybedeceğimize benimki gibiler gitse ya.”
“Kız Hatice,sende akıl yok,ne diyeyim.Onca insanın evine girip çıkıyorsun adamı başından savamadın.Kimin kimsen yok ki nasıl yapayım.Bir de Sevil Hanım’ın dediği geldi hep aklına.”Haklısın Hatice ama ayrılmak sana göre değil’ demişti.”Ayrılırsan kocandan seni kim alır evine?Ben istemem açıkcası..”İlahi Sevil Hanım sana ne diyeyim bilmem ki.Demek boşanmaların bile yakıştığı kadınlar var .Benim kaderim çekmek yani.
Pazartesi günleri Dilek Hanım'ındı.Sabah saat sekizde,evin kapısında yer değiştirirlerdi.O içeri,Dilek Hanım dışarı.O saatte nere giderdi bilinmez. Evi baştan başa pırıl pırıl isterdi.Akşam 7 de gelir ,o gelmeden de çıkmasını istemezdi.Evde bulunan her yiyecek işaretliydi.Evden kendisi getirirdi yemeğini.Bir de tüm kıyafetlerini çıkarıp onun verdiği kıyafetleri giymek zorundaydı.İlk işe onun evinde başlamıştı.diğer evlerde onun arkadaşlarıydı ama onlar Dilek Hanım gibi eziyet etmezlerdi.Set ve kabaydı Dilek Hanım, kötü yürekliydi.Pazartesi gününü sıkıntısı ,pazardan başlardı.
Salı günleri Meral Hanımın günüydü.Çok severdi onu.Mutlaka kahvaltı hazırlardı ona.Birlikte kahvaltı yaparlar,hiç yüksünmezdi.Hazırladığı yemeklerden yanına da koyar “bunları çoçuklarına götür .” derdi bir de “Ah Hatice ne yap et,kızlarını okut ha!” derdi.
Çarşamba Şeyma hanımın günüydü.Şeyma Hanım çok neşeliydi.Hatice iş yaparken o da boş durmaz ,onunla birlikte çalışırdı.Pencere önleri kaktüslerle doluydu.”.sıkıntılarımı bunlara anlatıyom,hiç derdim tasam kalmıyo valla.” derdi.İş yaparken radyoyu açar ,nerde türkü varsa bulur ,oyun havası bulunca da kalkar oynardı.”Oynayan da ölecek ,ağlayan da.”
Perşembe günleri Handan Hanım’a gidiyordu.Gencecik bir yıllık evliydi.Bir gün önceden evi temizlerdi. O yüzden işi çabucak biterdi Hatice’nin.Handan bebeği olsun istiyordu.”İstemekle bebek olur mu Hatice Abla? Kıpkırmızı oldu Hatice.Bu konuları konuşmamıştı ki hiç.”Hiç üzülme olur elbet .” deyivrmişti. Basıl sevinmişti Handan Hanım.Artık giymediği kıyafetlerden vermişti kızlarına.Giydirmedi ama Hatice kızlara.Mazallah huyları filan değişiverir diye korkmuştu.
Hatice cuma günleri Perihan Hanımın evine gidiyordu.Perihan Hanım yılın büyük çoğunluğunda kızının yanında kalıyordu ama temizlikten vazgeçmiyordu.Bir kızı da üst katta otururdu o ilgilenirdi Haticeyle.Kocası yaşlı bir yazardı.Hiç ortada gezmez bütün gün odada daktilosunda bir şeyler yazardı.Temizlik sırası onun odasına gelince sessizce çıkar 2 saat sonra gelirdi.Odayı temizler ama dağınığa hiç dokunamazdı.Masanın üstü kağıtlarla doluydu. Hatice yazılara şöyle bir bakar okusaydım ne olurdu diye iç geçirirdi.
Cumartesileri de Feyza Hanıma giderdi.Bir hafta iş biriktirirdi Feyza Hanım.Su bardaklarını bile makineye koymaya üşenirdi.Temizliğe başlamadan önce dağınıkları toplamayı öğrenmişti Hatice .Her evde farklı yöntemler geliştirmişti artık.
Pazar günleri bitmek bilmezdi Hatice için .Kocası da evde olurdu ,bütün gün hem içer hem söverdi,Kızlar bir köşede ağlardı.
“Sen çalıştığına dua et .”derdi kendi kendine.Haftanın altı günü çalışıyorsun Allah’tan.Pazar günü bir köprü işte.Yine evden çıkacaksın,yine işini yapacaksın.yine kızlar için hayaller kuracaksın.Cesur ol Hatice.”
Öğleye doğru sızardı kocası. Hava yağmurluysa çay demler mutfakta sofra kurardı ,güneşli ise parka çıkarlar tüm iyimserliği geri gelir,kızlarıyla güler söylerdi.Onlara gelecek ile ilgili hayaller anlatırırdı.Kızlar dinlerdi .aslında onların da anlatacak çok hayalleri vardı ama çoktan yaşadıkları hayat onları küçük kadın olarak susmayı öğretmişti.
Handan Hanım mı?