“Bir zamanlar benimde sevenim vardı
Bir an görmeseydim isyan ederdim…..”
Ferdi Tayfur
3 kelime ile öykü yazmam gerekiyordu,”Bir zamanlar..”diye başlayan.Normalde kelimeleri duyar duymaz bir kurgu belirirdi ama bu kez aklıma bir melodi takıldı. Uzaklardan gelen ,fısıldar gibi.2 gün kıvrandım.Kurgu yok,ama içimde bir tını..Sonra birden hatırladım.Ferdi Tayfur'un bir şarkısı.Hemen açtım .Baktım Ferdi çölde çekmiş klibi..Yada kendine çöl süsü vermiş mi demeliyim.Malum burada çöl yok ama aşkı Mecnun olanın yeri de çöl olmalı diye düşünmüş olmalılar..(Yaşasın çöl kelimesini kullandım.Kaldı 2) Ferdi benim gençliğim.Bir türlü anlam veremediğim sevgi.Ferdi’nin ( İsmiyle hitap ediyorum ama bu gelenektir ancak Ferdiciler anlar.) şarkılarında bahsettiği hiçbirşeyi yaşamamışken ondan neden bu kadar hoşlandığımı hiç anlamıyorum .Şu yaşımda bakınca..Yoksa dinlerken yani gençken sorgulamak aklıma bile gelmedi. Tabi şarkı şarkıyı açtı.Ben başladım birer birer şarkılarını dinlemeye. En sonunda benim 5harfliler (ERGEN) hemen atladılar.
“Ya anne yeter.Bu ne? Bari sesini kıs.”
5 harfli diyorum ya .Hem atarlılar hem de müzikten hiç anlamıyorlar.Kuşak farkı işte.Üniversite 3. sınıfta Speaking (Konuşma) dersinde hocam benden kuşak çatışması(generation gap) hakkında bir sunu hazırlamamı istedi.
“ Off ! “ dedim “Ne havalı bu yabancılar.”
Ben kuşak çatışmasını ilk kez duymuş ve sadece onlara özgü birşey sanmıştım çünkü.Bizde öyle birşey yoktu ki.Biz “Büyüklerine edebsizlik yapma!” denilerek hatta bazen tek bir bakışla hallederdik mevzuyu.Üstelik öyle kapıyı çarpıp kendimizi kapatacak bir odamız da yoktu.Anca içimize içimize isyan eder,akşam yemeğinde o sofrada hep beraber oturur yerdik yemeği..Hangisi daha iyi bilmiyorum.Şimdikilerin sahip olduğu o özgürlük duygusuna karşı kaybettikleri ılıman sevgi ortamı mı yoksa çok sevilerek büyüdüğümüzü hissettiğimizden emin ama tırsak korkan çocukluğumuz mu?
Her gün daha da büyüyor sorular.Yaşlılık alameti mi? Biraz önce kendisine trafikte 5-6 gencin saldırdığını anlattı eşim.”Ne olacak bu memleketin hali?” diye diye söyleniyorum kendi kendime.Anladınız işte .Yaşlanma belirtisi.Önce ufaktan söylenmeler ,şikayet etmeler..Sonra..Sonrasına bakacağız.Elim kalem tutarsa yazarım belki de o yaşları anlatırım..Anlatırım dediysem öyle kolay değil o işler canım.Orhan Veli bile ancak yaklaşmış anlatamamış(Aaa kalemi de kullandım.Kaldı 1.)Dikkatim de dağıldı.Ya da biraz önce “Yazamıyorum dışarda bir peynirci müzikli etkinlik yapıyor.” diyen arkadaşı mı kınadım?Olabilir mi.?.Kimbilir ?Çünkü en sevdiğimiz şey başkası hakkında ahkam kesmek.”Ben olsaydım..” Sen ben olsaydın. ....Sen sen oldun da ne oldu acaba benken ne başarmayı planlıyorsun?Ya da sen kendinde beni düzeltme potansiyelini görüyorsun e ben seni düzeltmek istiyorum madem Sen sen olarak başar ben de ben..Tarkan diyor ya hani”Başkası olma kendin ol.”
Dedim ya çoğalıyor sorular.İlginç zamanlar yaşıyoruz.Malum Korona..Şimdilerde koronadan çıkardığım dersler diye paylaşımlar görüyorum her yerde.Ablacım benim makineden bulaşık ,çamaşır çıkartmaktan ciğerim soldu.Sen ne ara ders çıkarttın?.Fırından çıkardığı ekmek resminin altına anladim yazmis sanırsın Survivor'da büyük ödülü kazanmış .Sen o ekmeği yavaşça yere bırak bi önce.. Hah! Ondan sonra bakalım tekrar. Günlerdir bakanının, siyasetçisinin, sanatçısının evde kalmayı yada kuralları öğretemediği adam kalkıp” öğretmenler de yatıyor mu ya öğretmenler de şöyle böyle “diye dalga geçiyor, birgün önce alkışlarla övdüğü doktoru 2 dakikada gömüyor, facebook instagram twitter bulduğu her mecrada elinde meşale fitneye odun taşıyarak yorum yarıştırıp sağdaki sola, soldaki sağa vurmaya devam ediyor, sonra da " Ay dünyayi mahvettik Korona da bize ceza " vs vs. Bir ben "Ulan du bakayım bu yedigim hurmadan olmasin" diyorum. Diğerleriyle aramıza koyduğumuz şıklık yarışı ahan da elimize patladı. Gösterecek sey kalmayinca göstere göstere geldi dünya üstümüze..Biliyoruz ki bu bitsin ben senin ötekin olmaya devam edecegim. Gün sonunda benim gibi 3 -5 depresif panik atak “Ya Rab biz ettik sen etme.” diyecek. Anamin dedigi herkes yolunu bulacak olan bana olacak.
.Aslında dünya deneyimi çok ilginç.Neye sarılacağını da şaşırıyorsun.Dünyaya mı asılmalı yoksa vazgeçip tümden duaya mı ?-”Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya yarın ölecekmiş gibi ahirete.” Ama denge..Ah o denge.İnsansın tuttuğun senin olsun istiyorsun.Her adım attığın zincirin oluyor, o zincirlerle bağlanıyorsun ama tek bir rüzgar yetiyor seni sarsmaya...”Kişi iddiasından vurulur.” demiş ya İsmet Özel.En çok ordan alıyorsun darbeyi.Sımsıkı sarılıp sağlamlaştırdığını sandığın en çabuk kopan ,. bunun adı da büyümek oluyor. Sana da sorulacak sorular kalıyor.
Şimdi aklımda yeni bir soru.”Acaba bu öykü oldu mu?