Radyoaktif Ethel Hala

Esra Abaoğlu

Işe gitmek için yola çıktım caddede aceleyle yürüyordum. Gördüğüm şeyden emin değildim. Tutup, elime aldım, muz mu? Emin değilim. Onu Muz sanmam için sebep çok, ama değilse de önemli değil. İçimde bir his: muz veya değil, ne alaka, geç kalıyorum acele etmeliyim. Elime aldığım şeyi bırakmadan yürürken muz değilse ne olduğunu bilmem neden çok önemli olmasın diye düşünüyordum. Tam o esnada köşebaşında Ethel Hala ile karşılaştım. Ethel mi Hala? Yaklaşık yirmi yıldır görmediğim birini görmenin çok garip hissini midemde duydum.

Merhaba! Demek seni yirmi yıldır görmediğimi düşünüyorsun ha? Diyiverdi.

Zihnimi okumuştu sanki, ben deli gibi şaşırmıştım ama o zerre derece şaşırmamıştı.

Dikkatini elimdeki şey çekti ve “demek muzsuz yürüyemiyorsun” dedi. Karşılıklı güldük, “muz senin için neden bu kadar çok önemli bilmiyorum” dedi. Ethel Hala yürürken konuşmayı teklif etti ben de işe gideceğim için bu karara karşı çıkmadım. Sorun şu ki kendisi çok yavaş yürüyordu ve bu yavaşlıkla kesin işe geç kalacaktım. Biz aşırı yavaşlıkla köşeyi henüz dönmüştük ki sokağın ortasında kocaman bir file rastladık. “Oha! Siz, yani biz, nerede yaşıyoruz, burası Manchester değil mi Ethel hala, çok garip, bir yolu bir fil nasıl tıkar? Bu durum bana çok garip gelirken Ethel Hala hiç şaşırmamış gibi gözüküyordu. Hayır, bütün bunların açıklaması ne olabilir diye düşünürken ben… Aynı sokağı başka bir fil daha teşrif edip yolu tamamen tıkamasınlar mı? Hem acele ederken sabah Ethel Hala ile karşılaşmak hem geç kaldıkça yoluma çıkan filler.

Elimdeki muz olup olmadığı önemli olmayan şeye kaygıyla baktım. Dehşetle uyandım.

Rahat bir nefes aldım. Çok Şükür rüyaymış diye düşündüm. Sadece Garip bir rüya. Rüyanın anlamını merak ediyordum filler, muza benzemeyen muzlar hatta Ethel Hala! Radyo açıktı. Saat 7’de radyo otomatik olarak açılırdı. İster istemez saatime baktım. Saat sabah yedi’yi on geçiyordu.Hemen kalktım. Duşa girdim bu esnada radyo’da haberler sunuluyordu.Su sesinden dolayı çok iyi duymuyordum. Ama haber yerel bir sirkten kaçmış fil hakkındaydı. “Yuh! tesadüfe bak inanılmaz” dedim. Ama büyük ihtimal radyoda bu haberin başını ben uyurken duymuştum. Kendi kendime gülerek “bu yüzden de rüyamda fil gördüm” diye söylendim. Hemen giyindim işe gitmeden önce kahve içmek, o esnada da yapılacaklar üzerine düşünmek istiyordum. Bir film şirketine sunum yapacaktım. Filmleri için çeşitli fikirlerim vardı. Arasından birini senaryolaştırmak sonra da film çekmek gerekiyordu. Filmin Mancherster’da geçmesini düşünüyordum “filler falan da olur!” diyerek kendi kendime kikirdedim.

Gözüm mutfak masasındaki nota ilişti. Karımdandı. “Sevgilim, işten dönerken benim için muz satın almayı unutma lütfen; seni seviyorum!” Karşılık olarak ona sadece “iyi” notu yazdım, çünkü ben bu sevgilimlere seni seviyorumlara inancımı tamamen kaybetmiştim. Yaptığı çılgın diyet dolayısıyla çok muz yiyordu ve o adeta maymuna dönüşmüştü. Dönüşte muz almayı hatırlamak için ben de zihnimde onu muzla kodlamaya çalıştım. Sonra evden çıkıp yürümeye başladım. O esnada telefonum çalmaya başladı. Aaa annem arıyor.

“Merhaba anne!” dedim. “Hayırdır, neden sabahın köründe arıyorsun?”

“Sorma, üzücü haberlerim var” dedi. “Sen Ethel Hala’yı hatırlıyor musun, hani köyde komşumuzdu?”

“Biraz hatırlıyorum” dedim. “Ama ben de görmeyeli neredeyse yirmi yıl oldu”

“Yirmi yıl içinde çok yaşlandı. Hem de yalnız, geceleri ölmekten korkuyormuş. Çünkü çok hasta. Bir kaç haftadır telefonda bu kaygılarından bahsediyor ben de onun adına korkmaya başladım.”

Ne diyeceğimi bilemiyordum “üzücü” demekle yetindim.

Ben annemin aradığı yerde orada kalakalmıştım. Tekrar sokakta yürüme başladım. İşe geçerken; başıma gelenleri düşünüyordum. Sirkten kaçan filler, karımın yediği muzlar, annemin Ethel Hala kaygısı. Tüm bunların bu sabah gördüğüm rüyayla tıpa tıp aynı olduğunu fark ettim. Zihnim bu meseleler hakkında çok düşünmekle meşguldü. Yolda daha yavaş yürüdüğümü fark ettim.Ve tam o esnada gördüğüm sıcak asfalta yapışmış şekerlemeye basıverdim. Şekerleme ayakkabımın tabanına yapıştı.İşe yetişmek için daha hızlı yürüyordum ama eskisinden daha yavaş ilerliyordum. Saatime baktım. Saatte terslik vardı zaman geriye gidiyordu. “İyi” diye düşündüm ve sevindim. Saat tersine gidiyordu.Vakit geç değil henüz erkendi ve iş için geç değildi, her türlü erken gidecektim ve geç kalmayacaktım. Sonra uyandım. Tekrar evet rüyadan!

Garip şey. Çok aşırı garip! Şaşa kaldım ve uyandığımdan emin olmak için kendimi çimdikledim. Ah! Dedim çimdikleyince. Demek ki ben uyanığım. Vakit henüz erken. Hiç bir yere geç kalmadım. Daha alarm çalmamış radyo bile açılmamış. Saatime baktım, altı buçuk. Karım da evde.

“Yeterince muz almış mıyım senin için?” diye sordum ona. O, benim ilk işimin bunu sormak olduğuna şaşırmıştı, deliymişim gibi bakıyordu bana.

“ne demek istiyorsun?” diye sordu bana.

“Hiiç sadece yaptığın diyet dolayısıyla çok muz yemen gerektiğini düşünüyorum başka hiçbir sebebi yok.”

“Ne demek hiç bir sebebi yok” dedi öfkeyle. “Sence diyet yapmaya ihtiyacım mı var?” “Sence ben şişman mıyım?”

“Hayır, hayır hiç de şişman değilsin. Sokakları tıkayan fil hakkında bir şey duydun mu?”

“Sokakları tıkayan filler?”

“Evet, filler sirkten sokaklara kaçmış dolaşıyorlarmış”

“Tatlım, burası Manchester! Sokaklarda filler de yok, sirk de yok. Biraz stresten mi muzdaripsin? Yeni film için çok çalıştın. Ama sadece evde biraz vakit geçirip sakinleşmelisin.”

“Evet, sen haklısın” “Anneme telefon edeyim bi.”

“Neden anneni arıyorsun? Saat sabanın altı buçuğu!”

“Önemli bir sebebi yok”

“Ben işe gideceğim. Sen de bugün kimseyle görüşme, sakinleş”

“Tamam” dedim.

Gidince annemi aradım.

“Anne”

“Canım! Hayırdır, bu kadar erken aradın?”

“Sen Ethel Hala’yı hatırlıyor musun, köydeki?”

“Tabii, hatırlamaz mıyım, ama yaklaşık yirmi yıldır görüşmeyiz”.

“Sağlık durumu nasıl?”

“Hiçbir fikrim yok. Yirmi yıl oldu, sen neden Ethel Hala için endişeleniyorsun?”

“Hiçbir sebebi yok. Hoşçakal” diyip, kapattım.

Çayımı aldım. Yatağıma döndüm. Karım haklıydı. Bugün rahatlayıp sakinleşmeliydim. Patronumu aradım.

“Bu gün çok iyi değilim. Yeni proje dolayısıyla streslenmiş olmalıyım. İşe gelemeyeceğim”

“Ah çok yazık. Ama yeni fikrin hepimizi heyecanlandırdı. Bu tatil senin hakkın. Sonra aksiyona geçersin. Dinle. Büyükşehir belediyesinin sponsorluğunda buraya sirk geldi kocaman filleri var. Ancak sirkteki radyoaktif muz tepkimeye girip delirmiş. Etrafa yapışkan şekerler fırlatıyormuş ve durdurulamıyormuş her yan şeker!”

“Ben… anlıyorum, evet. Peki, Ethel Hala nerede?”

“…” sessizlik.

Telefonu kapattım. Yatağa uzandım, uyanmayı ümit ederek gözlerimi yumdum.