Muz Neden Önemli?

Ahmet Can Altun

İşe geç kalmıştı. Servisin geçtiği yola çıktığını düşündüğü caddeden aceleyle yürüyordu. Ama doğru yöne gittiğinden emin değildi. Elinde poşet tutuyordu. Baktı. İçinde de muz vardı. Niye tuttuğundan emin değildi. Ama muzun çok önemli olduğunu hissediyordu. İşe geç kaldığından aceleyle yürürken elindeki muzun ne alaka olduğunu düşünüyordu. “Muz önemli mi değil mi eğer önemliyse neden çok önemli bilmiyorum” diye söylenerek yürümeye devam etti. Giderken köşe başında Ethel Hala ile karşılaştı. Şarşırdı “Çok garip” diye geçirdi içinden çünkü yaklaşık yirmi yıldır görmemişti onu.

“Merhaba Ethel hala. Seni yirmi yıldır görmedim. Şimdi karşıma çıkınca şaşardım.”

“Şaşıdın mı? Ben hiç şaşırmadım.”

Muza baktı “Dikkat et ona iyi bak” dedi. O da Güldü “Biliyordum bu muzların çok önemli olduğunu” diye geçirdi içinden. Sonra Ethel hala da onunla işe gitmeye karar verdi. Geç kalmıştı ama Ethel haladan dolayı çok yavaş hareket ediyordu. Köşeyi döndüler sokakta bir fil. “Çok garip. Neredeyiz biz Manchester değil mi burası? Fil nasıl yolu tıkar?” diye geçirdi içinden. “Garip değil ben çok şaşırmadım” dedi Ethel hala birden. “Hayır ben öyle düşünmüyorum bu çok garip.” dedi şaşkınlıkla. Biraz ilerledikten sonra sokağın diğer tarafını da başka bir filin tıkadığını gördüler. “Her sabah böyle işe geç kalıp aceleyle mi gidiyorsun?” dedi Ethel hala. Ethel halanın önemli gördüğü muzlar için kaygılanmıştı. Uyandı.

Rahat bir nefes aldı. “Oh şükür. Ne garip bir rüyaydı.” Merak etti rüyasının ne anlama geldiğini. Filler, muzlar, Ethel Hala. Radyonun sesini duydu. Radyo otomatik olduğundan her sabah saat yedide açılırdı. Saatine baktı. Yediyi on geçiyordu. Hemen kalktı işe geç kalıyordu. Duş almak için banyoya girdi. Radyodan haber sesi geliyordu. Duştayken çok iyi duymuyordu. Ama şehirdeki sirkten bir filin kaçtığını anladı. Önce inanamadı, şaşırdı “tesadüfe bak” dedi. Ama uyurken radyodan haberin sesini duymuş ve bu yüzden rüyasında fil görmüş olabileceğini düşündü. Duştan çıktı. Hemen giyindi işe gitmeden bir kahve içti. Bir film şirketine gidecekti. Bazı filmler için fikirler alacaktı, istişare edeceklerdi. Senaryoyu hallettikten film çekimlerine geçilecek. Kahvesini içerken “Filmde Manchester hayvanat bahçesinden fil mi kaçsa?” diye düşündü.

Kahvesini içtikten sonra masanın üzerinde bir not gördü. “İşten dönerken muz almayı unutma.” diye yazmış karısı. “İyi ki notu yazmış yoksa ben tamamen unutmuştum” dedi. Eşi diyette olduğu için çok muz yiyordu. “Dönüşte unutmazsam alayım.” dedi. Ayakkabısını giydi dışarı çıkıp yürümeye başladı. Yürürken telefonu çaldı. Baktı annesi arıyordu.

“Alo. Anne ne oldu bu saatte?”

“Sana kötü bir haberim var. Ethel Halanı hatırlıyor musun?”

“Çok hatırlamıyorum. Yaklaşık 20 yıldır görmedim. N’olmuş ona?”

“Çok yaşlandı. Her gece öleceğinden korkuyorum. Hastalığı da ağırlaştı. Birkaç haftadır çok kötü.”

“Çok üzüldüm.” dedikten sonra telefon kapandı.

Orada durdu. Sonra sokakta tekrar yürümeye başladı. İşe geç kalıyordu. Düşündü “Ethel Hala, muzlar, filler. Rüyama ne kadar benziyor her şey.” Biraz düşündü. Yürümesi yavaşladı. Ayağına sıcak asfalttan şekerleme yapıştı. Daha hızlı yürümeye başladı ama doğru düzgün ilerleyemiyordu. Saatine baktı. Saati terse akıyordu. “geç kalmamışım. Daha erkenmiş. İşe geç kalmamışım. Daha erkenmiş…” Sonra tekrardan uyandı.

“Ne kadar garip. Çok garip” Yatağından kalktı. Kendine bir çimdik attı uyandığından emin olmak için. “Ah” dedi çimdiğin acısını hissetmişti. “Oh bu sefer kesin uyanığım” dedi. Daha erkendi. İşine geç kalmamıştı. Radyonun alarmı çalmamıştı daha. Saatine baktı altı buçuk. Karısı evdeydi, yanına gitti;

“Evde muz var mı?” diye sordu. Karısı ona delirdiğini düşünerek baktı.

“Ne dedin?”

“Diyetin için muza gerek yok mu?”

“Nasıl, ne alakası var? Sence benim diyete mi ihtiyacım var? Sence ben şişman mıyım hı?

“Hayır hayır hiç değilsin karıcığım.” Biraz durdu. “Fil hakkında bir şey duydun mu?”

“Fil mi?”

“Sirkten fil kaçmadı mı?”

“Manchester’da sirk yok ki. Onun için fil de yok. Sen çok strese maruz kalmışssın. Bu yeni film için çok çalışıyorsun. Biraz evde kalıp sakinleşsen mi?”

“ Haklısın karıcığım. Ben bir annemi arayayım.”

“Saat daha altı buçuk neden arayacaksın?”

“Önemli bir şey değil hatrını sormak istiyorum.”

“Peki o zaman ben işe gidiyorum. Sakinleş biraz sen de. Hadi görüşürüz.”

“Tamam canım görüşürüz.”

Annesini aradı.

“Alo anne.”

“Can. Hayırdır oğlum bu saatte?”

“Ethel Halayı hatırlıyor musun anne?”

“Tabii hatırlıyorum. Yaklaşık 20 yıldır kayıp.”

“Nasıl kayıp?”

“Bilmiyorum ki oğlum. Yirmi yıldır bilmiyoruz nerede olduğunu. Ne oldu bir sorun mu var?

“Hiçbir sorun yok. Peki anneciğim.Hoşça kal.”

Bir çay aldı. Yatağına dönüp üstüne oturdu. “Karım haklı galiba. Bugün biraz rahatlayıp salinleşeyim en iyisi.” dedi patronunu aradı.

“Alo. Süleyman bey bugün çok iyi değilim de. Bu yeni film projesi beni çok strese soktu.”

“ Üzüldüm. Heyecanlanacağın bir fikir var. Bence film olmayı hakkediyor. Aksiyon var. Dram var harika. Bak şimdi dinle. Büyükşehirlerden birinde bir fil sirkten kaçar. Mutasyona uğramış radyo aktif bir muz şehri kurtarmaya çalışıyor. Fili durdurmak için de yapışkan şekerleri kullanacak.

“Anladım güzelmiş. Peki Ethal hala yok mu filmde?”

Ses gelmedi telefondan. “Alo Süleyman bey?”

Telefonu kapattı. Artık gerçekten uyanmak istiyordu.

Ahmet Can