Ethel Hala

Esra Erman

Atölye Hafta 7

İngilizce Gerektirmeyen Çeviri Atölyesi

Ethel Hala

İşe gitmek için yola çıktım, caddede aceleyle yürüyordum. İşe vaktinde yetişebileceğimden emin değildim. Elimde içi muz dolu bir poşet tutuyordum. Karımın neden muz istediğinden emin değildim. Muzun önemli olmasının diyetten başka pek çok sebebi olabilir. Muz almakla ilgilenirken geç kalmıştım, acele etmeliydim. Neden diyet yaptığını bilmesem de muzun bu diyette çok önemli bir yeri olduğunu biliyordum. Köşebaşında Ethel hala ile karşılaştım. Çok garipti çünkü yaklaşık yirmi yıl önce bu şehirden taşınmıştı.

“Merhaba.” dedi. “Seni yirmi yıldır bekliyorum, neden burada olduğumu bana söyler misin?”

Çok şaşırmıştım ama onda şaşkınlıktan eser yoktu.

“Muza dikkat et” dedi. “Diyet için bu çok önemli.”

Güldü, muzun çok önemli olduğunu o da biliyordu, onu özlemiştim. Benimle birlikte yürümeye karar verdi Ethel hala, ama benim işe yetişmem gerekiyordu, zaten geç kalmıştım, yavaş yürümesi büyük bir sorun olmuştu, çok yavaş yürüyordu. Köşeyi dönünce sokağın ortasında kocaman bir fil olduğunu gördük, trafik tamamen tıkanmıştı.

“Nerede yaşıyorsunuz siz böyle kuzum. Manchester’da bir fil ne garip, burada bir sirk olduğunu bilmiyordum.” dedi.

Elimde muz varken bir fille karşılaşmam gerçekten garipti ama çok şaşırmamıştım.

“Hayır” diye düşündüm. “Buradan işe gidemem.” Sokağı tıkayan başka bir fil daha olduğunu gördüm. Hem sabahtan beri acele etmeme rağmen geç kalmıştım, şimdi de filler üzerimize doğru geliyordu, Ethel halayı ezeceklerinden korkmuştum. Ethel hala daha önemliydi, muzu havaya fırlattım. Ethel hala için kaygılanırken uyandım.

Rahat bir nefes aldım. Çok şükür hepsi rüyaymış diye düşündüm. Ne kadar garip bir rüyaydı!. Neden böyle bir rüya gördüğümü merak ettim, filler, muzlar sonra Ethel hala? Radyonun açık olduğunu fark ettim. Otomatik radyonun alarmı saat 7’ye kuruluydu. Saate baktım. Yediyi on geçiyordu. Hemen kalktım. Duşa girdim, radyoda haberler başlamıştı. Çok iyi duyamadım ama haberin yerel sirkten kaçmış bir fil hakkında olduğunu anladım. İnanılmaz, tesadüfün böylesi diye düşündüm. Ama sonra uykuda radyodaki haberi duyduğum için rüyamda muz peşinde koşan filler görmüş olabileceğimi düşündüm, mantıklı bir açıklamaydı. Duştan çıkınca hemen giyindim, vaktim vardı, işe gitmeden önce kendime bir kahve yaptım. Bir film şirketinde çalışıyordum. Filmler için iyi fikirler üreten bir ekipteydim. İyi bir film için önce iyi bir senaryo gereklidir, film çekmek sonraki iş. Manchester’da bir filin olduğu bir film düşündüm, hiç fena bir fikir değildi.

Kahvemi yudumlarken mutfak masasındaki notu gördüm. Karım bırakmıştı. “Akşam işten dönerken muz almayı unutma.” yazmıştı. İyi ki yazmış bu notu, çünkü tamamen unutmuştum. Çok fazla muz yediği bir diyet yapıyor, tekrar unutursam çılgına döner, unutmamak için notu cebime koydum. Dün çalışırken hatırlamış, dönüşte unutmuştum. Kahvemi bitirip çıktım, yolda yürürken telefonum çaldı. Arayan annemdi.

“Merhaba anne.” dedim. “Her şey yolunda mı, bu saatte aramazdın?”

“Canım, maalesef sana üzücü bir haberim var.” dedi. “Ethel hala’nı hatırlıyor musun, seni çok severdi?”

“Biraz hatırlıyorum” dedim. “Ama onu yirmi yıldır görmedim.” Rüyamda gördüğümü söylemedim.

“O artık çok yaşlı. Gece hastaneye kaldırmışlar, öleceğinden korkuyor. Çok hastaydı, yoğun bakıma almışlar. Birkaç haftadır sürekli ölümden bahsediyordu.” dedi.

“Gerçekten üzücü.” dedim.

Orada kalakaldım. Sokakta yürürken. İşe geç kalacaktım. Düşünüyordum. Ethel hala’yı, muzları, filleri... Gördüğüm rüyanın aynısı olduğunu fark etmiştim. Bu olanlar hakkında daha çok düşünmeye başladım, anlam veremiyordum, düşünürken daha yavaş yürüdüğümü fark ettim. Yerler sıcak, erimiş, yapışkan şekerlemelerle kaplanmıştı. Ayakkabıma da yapıştı. Geç kalacaktım. Bu yüzden hızlandım, daha hızlı yürüyordum ama daha yavaş ilerliyordum. Gecikecektim, saate baktım. Saatin göstergeleri ters yöne doğru gidiyordu. “Bu çok iyi” diye düşündüm. “Saat ters yöne doğru gidiyor. Henüz geç değil. Henüz çok erken. İş için hiç geç değil. Hatta erken, geç kalmayacağım.” Sonra uyandım. Tekrar.

Garip yine rüyaydı! Gerçekten çok garipti! Kalktım yataktan ve çimdikledim kendimi, rüyada olmadığımdan emin olmak için. “Ah!” Çimdiği hissetmiştim. Canım yanmıştı, demek uyanmıştım. Daha erkendi. İşe geç kalmamıştım. Radyonun alarmı bile daha çalmamıştı. Saat daha altı buçuktu. Karım işe gitmek için evden çıkmamıştı.

“Diyetin için yeterince muz var mı?” diye sordum ona. Bana deliymişim gibi baktı.

“Ne demek istiyorsun?” diye sordu.

“Diyetin için çok muz gerektiğini düşünmüştüm” dedim. “Giyecek hiçbir şeyin yok diye diyete başlamıştın ya.”

“Ne demek giyeceğim hiçbir şey yok!' dedi. “Sence benim diyete ihtiyacım mı var? Şişman mıyım?”

“Hayır, şişman olduğunu düşünmedim hiç.” dedim. “Fil hakkındaki haberleri duydun mu?” diye sordum konuyu değiştirmek için.

“Fil mi?” dedi.

“Manchester’daki fil, hani yerel sirkten kaçan.”

“Manchester‘da mı?” diye sordu. “Burada sirk yok hayatım. Fil de yok. Çok stres altındasın, ondan mı böyle konuşuyorsun? Bu yeni film yüzünden çok çalışıyorsun. Bugün işe gitme lütfen, sadece dinlen, evde kal ve sakin bir gün geçir.”

“Haklısın, belki de stres yüzünden.” dedim. “Önce bir anneme telefon edeyim.”

“Neden kadını rahatsız ediyorsun, saat daha altı buçuk”

“Önemli bir şey yok, öylesine arayacaktım, haklısın.”

“İşe gecikeceğim. Bugün sakin sakin evde kal, tamam mı, dinlen, görüşürüz.”

“Tamam. Görüşürüz.”

Çıkar çıkmaz aradım.

“Anne”

“Canım, hayırdır oğlum, bu kadar erken?”

“Önemli bir şey değil anne, Ethel hala’yı hatırlıyor musun?”

“Tabii. Hatırlamaz mıyım, yaklaşık yirmi yıldır Londra’da yaşıyor.”

“Peki sağlığı nasıl?”

“Hiçbir fikrim yok annecim, yıllardır görüşmüyoruz. Sen şimdi yirmi yıldır görmediğin Ethel hala için niye endişelendin ki?

“Hiçbir nedeni yok. Öylesine sordum, hoşçakal.”

Çay aldım mutfaktan. Yatağa döndüm. Karım haklıydı. Hiçbir şey düşünmeden bugünü sakince geçirecek, biraz rahatlayacaktım. İşe gidemeyeceğimi söylemek için patronumu aradım.

“Bugün çok iyi hissetmiyorum.” dedim. “Yeni proje yüzünden çok stresliyim, biraz dinlenmeye ihtiyacım var.”

“Yazık, üzüldüm.” dedi. “Beni heyecanlandıracak yeni fikirler için dinlen tabii, bu hakkındır, çok fazla yoruldun. Seni neşelendireyim. Bugünkü aksiyondan haberin var mı? Harika, çok eğlenceli. Dinle bak, büyükşehir atık merkezinde bir patlama olmuş, hemen yanındaki sirkten bir fil kaçmış. Radyoaktif madde yüzünden delirmiş gibi muz ararken ortalığı birbirine katmış. Zaptedemiyorlarmış, patlama yüzünden eriyen yapışkan şekerler sayesinde durdurmuşlar.”

“Anladım” dedim. “Peki Ethel hala iyi mi?”

“?”

Cevap vermeyince kapattım. Yine bir rüyadayım, bir an önce uyanmayı umuyorum.