Paradoks

Latife Yücedağ

İşe geç kaldığım için aceleyle caddeye doğru yürüdüm. Uykumu aldığımdan emin değilim. Kahvaltısız çıktığımdan bir elimde çantam diğer elimde muz var. Doyurur mu emin değilim. Ama hep geç kalmam sebebiyle muz hayatımda çok önemli bir yer tutuyor. O yüzden muzla geç kalmak arasında bir alaka kurmak isteyen dönüp bana bakabilir. Yine de muzu sevmemdeki tek neden tok tuttuğunu bilmek değil, çocukluğumda çok önemli bir yerinin olması. Dalgın bir şekilde köşebaşından geçerken Ethel Halayla karşılaştım. Onu en son yaklaşık yirmi yıl önce falan görmüş olduğumdan bir garip hissettim.

“Merhaba genç, demek seni son görüşümden bu yana yirmi yıl geçti ha.”

Ben ne kadar şaşırmışsam o da o kadar şaşırmamış görünüyordu.

“Muza dikkat et, şimdi düşecek” dedi. Gülmesinden muzu çok sevdiğimi ve benim için çok önemli olduğunu bildiğini fark ettim. Ben ne diyeceğime karar veremeden Ethel Hala işinin olduğunu söyleyip yürümeye devam etti. Halanın yavaş adımlarına rağmen geç kalma sorunu yaşayan ben ondan çok daha yavaş yürüyordum. Biz köşeyi dönerken sokağın sonundan bir fil sesi gelmeye başladı. Manchester garip bir yer, nerede yaşayacağınıza karar veremezseniz olur olmaz zamanlarda gelen ahırlara tıkılmış fil seslerinin olduğu şehir tam size göre. Bana da başlarda çok garip gelmişti ama artık şaşırmıyorum. Hayır, bunun doğru olduğunu düşündüğümden değil, sadece alıştım. Muzun son lokması ağzımdayken telefonuma gelen önemli çağrı kaygılandırdı. Uyandığımda saat 7’ydi.

Saati görünce rahat bir nefes aldım. Bunun için şükretmem gerektiğini düşündüm. Hepsi garip bir rüyadan ibaretti. Ethel Halanın, şehrin ortasında yaşayan fillerin ve muzun neden rüyama girdiğini merak ettim. Radyonun sesini duyunca gece açık bıraktığımı hatırladım. Saatini 7’ye kurmuştum ama çalmamış, radyonun otomatik kapanma özelliği bozulmuş olmalıydı. Saate baktım. Yediyi on geçiyordu. Hemen ayağa kalktım. Radyodan haberleri açıp duşa girdim. Sesi çok iyi duyamıyordum. Ama bir ara yerel haberlerde sirkten kaçan bir fil hakkında bilgi verildiği kulağıma çalındı. Rüyamdaki filler, inanılmaz tesadüf. Ama radyo uyurken açık kalmıştı, oradan duymuş olmalıydım. Bu yüzden filler bilinçaltımı işgal edip rüyada bana eşlik etmişti. Hemen giyinmezsem geç kalacaktım, işe gitmeden önce kahve yaptım. Bir film şirketinde çalışıyordum. Yeni filmler için fikir üretmek, senaryo yazmak benim işimdi. Ancak ondan sonra film çekiliyordu. Manchester’da sirkten kaçan filleri film yapabilirdim.

Çıkacakken mutfak masasında bir not gördüm. Karımdan. “İş dönüşü muz almayı unutma.” Bu notu yazmakla iyi etmişti, çünkü ben dışarı çıktığımda söylediklerini tamamen unutuyordum. Evden çıkmak için kapıya yürürken telefon çaldı. Arayan annemdi.

“Merhaba anne” dedim. “Hayırdır neden aradın?”

“Üzücü bir haber aldım az önce.” dedi. “Mahallede bir Ethel Hala vardı, hatırladın mı?”

“Biraz” dedim. “Ama yirmi yıldır hiç görmedim”

“O artık çok yaşlı. Geceleri yalnız ölmekten korkuyormuş. Duyduğuma göre çok da hastaymış. Birkaç hafta yanında kalacak birini aradığından bahsettiler.”

“Çok üzücü.” dedim.

Ben orada, mahalledeyim. Sokakta yürüyorum. İşe geç kalmışım yine. Bundan sıkıldığımı düşünürken, Ethel Hala, elimdeki muzlar, ahırlardan sesleri gelen filler… Bu rüyanın aynısının aşama aşama gerçek olduğunu fark ettim. Sabahtan bu yana rüya hakkında çok düşündüm. Düşündükçe daha yavaş yürüdüğümü fark ettim ve bu sırada beni yavaşlatan asıl şeyi sıcaktan erimiş yapışkan şekerlemenin ayakkabıma yapıştığını görünce fark ettim. Ayakkabıma iyice yapışmıştı. Daha hızlı yürümeye çalışsam da çok yavaş ilerliyordum. Saate baktığımda zamanın terse gittiğini gördüm, önemsemedim. “İyi” diye düşündüm. “Saat terse gidiyor. Geç kalmış değilim. Henüz saat erken. İşe geç kalmadım ama yakın da değilim. Saat erkene çekiliyor. Geç kalmamak için çabalamama gerek yok.” Eve girdikten sonra uyandım. Tekrar yataktayım.

Her şey garip. Gariplikler çok fazla üst üste geliyor. Yataktan kalktım, yaşadığımdan emin olmak için kendimi çimdikledim. “Ah.” Çimdik çok canımı acıttı. Demek ki ben uyanığım. Saat erken. İşe de geç kalmadım. Radyonun alarmı daha çalmamış. Saat altı buçuk. Hatta karım bile evde.

Ona “Evde yeterince muz var mı?” diye sordum. Ona deli gibi bakıyordum.

“Yeterince muz ne demek?” diye sordu.

“Diyet yaparken çok muz gerekiyordur diye düşünüyorum…”

“Sen bana ne demek istiyorsun, evde diyete dair hiçbir şey yok!” dedi. “Sence benim diyete ihtiyacım var mı? Şişman mıyım ben?”

“Hayır hayatım, hem de hiç şişman değilsin. Filler hakkındaki haberi duydun mu?”

“Filler mi, ne fili?”

“Filler sirkten kaçmış ya.”

“Manchester’da mı? Burada sirk yok ki. Kaçan filler de yok yani. Günlerdir yoğun stresten muzdaripsin değil mi? Yeni filmin senaryosu için çok çalışıyorsun. Ama sadece işte böyle ol, evde sakin olabilirsin.”

“Galiba haklısın, seni dinlemeliyim.” “Telefonumu verir misin, annemi arayacağım.”

“Neden sabah altı buçukta arıyorsun, uyuyordur şimdi.”

“Çok önemli bir konu, yok açmıyor.”

“Ben işe gidiyorum. Bugün danışanlarıma sakinliklerini korumaları gerektiğini anlatan görüşmeler yapacağım.”

“Tamam görüşürüz.”

Karım çıkınca aradım.

“Anne nasılsın?”

“Korkudan canım çıktı. Oğlum delirdin mi, neden bu kadar erken saate arıyorsun?”

“Mahallede Ethel Hala vardı, hatırladın mı?”

“Tabii hatırladım. Yaklaşık yirmi yıl oldu yanına uğramayalı…”

“Sağlığı nasıl acaba?”

“Hiçbir fikrim yok be oğlum. Yirmi yıl oldu, Ethel Hala yaşlı bir kadın, niye endişelendirdi seni?”

“Hiçbir şeyden değil. Ben dinleneyim hoşça kal.”

Çay kokusu geliyor. Yatakta dönmekten de çok sıkıldım. Karım galiba haklı. Bugün rahatlayıp sakin bir gün geçireyim. Patronu aradım.

“Patron bugün pek iyi değilim, kendimi çok kötü hissediyorum. Yeni film projesi yüzünden çok stres yaptım galiba.”

“Çok yazık. Yeni fikirlerin için çok heyecanlanmıştım. Bu dinlenme hakkın. Sonra aksiyona devam. Harika olaylar var. İyi dinle. Büyükşehirlerin birindeki sirkten filler kaçmış. Filler sakinleşsin diye radyoaktif muz yedirmişler, filler de delirmiş. Yeri yapışkan şekerle kaplayıp ayaklarını yapıştırmışlar, ancak öyle durdurmuşlar.”

“Anladım patron. Peki Ethel Hala nasılmış?”

“?”

Telefonu kapattı. Artık uyanabilmeyi umut ediyorum.