Filzofren

Büşra Yücedağ

Yolların tenha olduğu şu saatte yeni iş bulduğum manavın bulunduğu caddede yürüyorum. Yetişebileceğime emin değilim. Elimdeki muz kasasını tutmak epey zor. Sağlam ulaştırabileceğime emin değilim. Muzlar manavın kazancı sebebiyle çok önemli. Bu muzların geç değil acele ulaşmasıyla alakalı. Yani muzların neden geç değil erken yetişmesi gerektiğini bilmek çok önemli. Bunları düşünürken köşebaşında Ethel Hala ile karşılaştım. Çok garip, onu en son yaklaşık yirmi yıl önce görmüştüm.

Merhaba, seni yirmi yıl sonra görmek garip, demek istedim.

Ben şaşırdım, o şaşırmamış belli ki, sormayacağım işte.

Muzlara dikkat etmeliyim, demek beni özlememiş. Muzların çok önemli olduğunu biliyorum, ona gülerek selam vermiştim. Konuşsaydı Ethel Hala’yla ben işe doğru yürürdük, ama kararlıyım, küstüm ona. Eyvah, yavaş, çok yavaş yürümüşüm, geç kalmak büyük sorun patron için. Biz muzlarla köşeyi dönerken sokağın ucunda bir fil gördüm. Eminim siz Manchester’da yaşamak istemezdiniz, bir fili tutamamaları çok garip, trafik de tıkanmış. Garip ama ben çok şaşırmadım gördüğünüz gibi. Hayır, ben de sizin gibi düşünüyordum. Şimdi sokağı fil yerine başka hayvanlar da tıkasa. Aaa sabahtan beri hem Ethel Hala hem fil derken işe geç kaldım, acele etmeliyim! Muzlarım önemli diyordum ama çürümeleri kaygılandırdı. Rüyaymış, uyandım.

Ohh, bir nefes rahatladım. Gerçek olmadığını düşününce şükrediyorum. Çok garip bir rüyaydı. Rüyamdaki Ethel Hala, muzlar, filler nereden çıktığını merak ediyorum. Radyoyu açık unutmuşum. Radyodaki saat 7’de otomatik olarak çalmış. Saate bakıyorum, yediyi on geçiyor, alarm çalmış. Radyodaki haberi dinleyip duşa girmeliyim. Sesini çok iyi duymuyorum. Ama haber sirkten kaçmış bir fil hakkında. İnanılmaz tesadüf. Ama galibe uyurken radyodaki haberi duymuşum. Bu yüzden rüyamda fil görmüşüm. Hemen giyinip işe gitmeliyim, önce kahve içerek. Bir film şirketinde çalışıyorum. Filmler için fikir oluşturuyoruz. Sonra bu senaryolarla film çekiliyor. Manchester’da bir filin kaçtığı film fikri, çok iyi.

Bu sırada mutfak masasındaki notu gördüm. Not karımdan. “Unutma işten dönüşte muz alacaksın” yazmış. O iyi ki not yazmış, çünkü ben tamamen unutuyordum. O çok muz yediği çılgın bir diyet yapıyor. Ben umarım çalışmadan dönüşte muz almayı unutmam. Çıkıp yürümeye başladım. Telefonum çaldı. Annem arıyor.

-Merhaba, dedi.

-Neden aradın?

-Üzücü bir haber aldım, dedi. Sen Ethel Hala’nı hatırlıyor musun?

-Ben onu yirmi yıldır hiç görmedim ama biraz hatırlıyorum, dedim.

-O çok yaşlı ve çok hasta. Birkaç hafta önce anlattılar bana da. Bir gece ölecek diye korkuyorlarmış.

-Üzücü gerçekten, dedim.

Ben de orada olsaydım… Sokakta yürümeye devam etmeliyim. İşe geç kalacağım. Rüyamı düşünüyorum. Ethel Hala, muzlar, filler. Bu olanların rüyanın aynısı olduğunu fark ettim. Bu olanlar hakkında çok düşünüyorum. Daha yavaş yürümeye başladığımı fark ettim. Ve sıcak asfaltta eriyen yapışkan bir şekerleme gördüm. Ayakkabıma yapışınca gördüm maalesef. Çok yavaş ilerliyorum, yetişmek için daha hızlı yürümeliyim. Saate bakıyorum. Saat tersine doğru gidiyor. “İyi” diye düşünüyorum. “Saat tersine gidiyor. Demek ki geç değil. Erken. İşe geç kalmış değilim. Henüz erken. Demek ki geç kalmadım.” Sonra böyle söylenirken uyandım. Tekrar uyandım.

Garip. Gerçekten çok garip. Uyanık kaldığımdan emin olmak istedim ve kendime çimdik attım. “Ah!” Çimdik acıttı. Demek ben bu sefer gerçekten uyanığım. Henüz erken. İşe geç kalmamışım. Radyonun alarmı daha çalmadığına göre saat altı buçuk falan. Üstelik karım evde.

- Yeterince muz var mı, diye sordum ona.

O ben deliymişim gibi bakıyordu bana.

- Ne demek istiyorsun, diye sordu.

- Diyetin için çok muz gerektiğini düşünüyorum.

- O ne demek, diyetimde hiçbir meyve yok, dedi. Hem sence diyete mi ihtiyacım var, ben şişman mıyım ?

- Hayır, hiç değilsin. Fil hakkında olanları duydun mu?

- Fil?

- Fil, sirk…

- Manchester’da sirk yok, fil yok. Sen yoğun stresten muzdariptin? Yeni filmin için çok çalışıyorsun. Sadece evde sakince oturmalısın.

- Sen haklısın. Telefonuma baktım, annem aramış.

- Neden altı buçukta aramış ki?

- Önemli bir şey yokmuş.

- Ben işe gidiyorum. Bugün sakince görüşürüm.

- Tamam.

Annemi aradım.

- Anne?

- Can? Bu kadar erken, bir şey mi oldu?

- Ethel Hala’yı hatırlıyor musun?

- Tabii. Yaklaşık yirmi yıl önce öldü.

- Nasıl yani!

- Fikrim yok. Ethel Hala öleli yirmi yıl oldu, neden endişelisin?

- Hiçbir, neyse... Hoşça kal.

Çayı döktüm, yatakta dönerken. Karım haklı. Bugün sakin olup rahatlamalıyım. Patronu aradım.

- Bugün çok iyi değilim. Yeni proje için çok stres yapıyorum galiba.

- Yazık oldu. Yeni fikirler için heyecanlıydım. Bu hakkı sonra kullansan. Aksiyon, macera. Harika fikirler… dinle. Büyükşehir sirke bir fil getiriyormuş. Onlar delirmiş. Radyoaktif muzlar da varmış. Yapışkan şekerler ve durdurmak…

- Sesler kesiliyor, ben anlamıyorum. Peki Ethel Halam yaşıyor mu?

- ???

Telefonu kapattım. Çıldıracağım, uyanmayı ümit ediyorum.