UYUSUN DA BÜYÜSÜN :NİNNİ
Ceylan sıkıntıyla yerinden kıpırdadı. Oğlan yine uyanmıştı.’’Ulan bir kere de kendin sus.’’dedi. Vazgeçti kalkmaktan. Çok sıcaktı,nefes bile alamıyordu.’’Bin yılın en sıcak Ağustosu’’ dedi televizyonda ki spiker. Oğlan susmadı tabi,neredeyse camlar zangırdamaya başladı bet sesi yüzünden. Ceylan bir robot gibi kalktı,p önümüze iul Innsıcaktan yapışan elbisesini ş benöyle bir havalandırdı sonra ayaklarını sürüye sürüye Efe’nin yanına gitti.Kaptığı gibi emzirmeye başladı.
Oğlan öfkeli öfkeli emmeye başlayıp sustuğu sırada Ceylan’ın da kafası yana düştü,üç
dakika uyuyuverdi. Rüyasında ayağına aldığı yeni ayakkabıyı giymiş, düğüne gidiyordu.
Düğünde ne düğündü . Ceylan eteklerini savura savura dans ediyordu. Ne rüyaydı ama.
Efe uyanınca Ceylan kendine geldi. “Bıraksam uyanıverir mi acaba?” diye sordu.” ne
farkeder ki” dedi kendi kendine. “Bebek dediğin öyle de böyle de uyanıverir huzur
vermez insana.
Kalktı yavaşça oğlanı yatağa yatırdı. Baktı iki saati vardı daha. Kocası işten gelir
gelmez yemek hazır olsun isterdi. Ayağını sürüye sürüye mutfağa girdi. Oğlan uyurken
yemeği hazır etmem gerek diye düşündü ama çok sıcaktı. En sıcak Ağustosmuş. Bin
senenin en sıcağıymış. Hesap etti 26 Ağustos 1891.” Kim ölçmüş ki acaba
nereden biliyorlarsa” dedi.” Ha 26 Ağustos 1891 demişler ha 26 Ağustos 1491… “Sıcak
sıcaktı işte. Mutfağa geçerken aynada kendi yüzünü gördü. Gözlerinin altında halkalar
vardı.Yorgunluk yüzünden akıyordu. Azıcık fırça sürdü saçına yerde bulduğu tokayı da iliştiriverdi saçının kenarına.
Oğlan uyanmasın diye dikkat ederek sessizce yemek hazırlamaya koyuldu. Dışardan haldır haldır giren kocasının ayak seslerini duydu. Hemen oğlanın yanına koştu. Uyuyordu velet. Kendisi ses çıkarsa çoktan uyanırdı. Ben evi bile süpüremiyorum diye söylendi.
“Ne söyleniyorsun kendi kendine?” diye, bağırdı kapıdan Ahmet. “Gel de al şu elimdekileri.Boş boş durma orada.”
“ Sanki boş vaktim var.” diye içinden geçirdi Ceylan, laf olsun diye sallanıyorum.
O bağırıp dururken hızla kapıya yöneldi. Ahmet elindeki poşeti uzattı. “Bu ne” dedi Ceylan.
“Balık İsmail enişten göndermiş.”
Ceylan aldı poşeti içine baktı. Ablasını çok severdi de oldum olası hoşlanmazdı İsmail enişteden. Biraz hırslı içten pazarlıklıydı. O okumuştu ya hor görürdü sanki onları . Gerçi Ahmet de dikkat etmez kaba saba davranırdı ya. Daha da bir gözüne batırdı kocasının halleri onların yanındayken.
“Gene balığa çıkmış seninki. 7 kilo balık tutmuş bu sefer Birazını da bize verdi” dedi Ahmet..” Bir görsen elime tutuşturdu kaçar gibi hemen. Senin hatırın olmasa var ya. Neyse ..”dedi Ahmet. Balıkları dolaba koyup sofrayı hazırlamaya başladı Ceylan. Oğlan uyanmamıştı. Ağız tadıyla bir şeyler yerim deyip o da geçti kocasının karşısına.
“ Ne o süslenmişsin. Hayırdır?” dedi Ahmet.
“He düğüne gitcem.”
“ Ne düğünü kız?” Ahmet’in yüzü değişmişti.“Ne düğünü olacak “derken yüzü asıldı Ceylan’ın. “.Şaka yaptım. Rüyamda dışarı çıkmıştık.” dedi. Ahmet rahatladı.Bir çırpıda süpürüverdi tabağını. İçeri geçip televizyonu açtı. Artık yüzüne bile bakılmazdı.
Ahmet’in gürültüyle sehbayı kendine çektiğini duydu Ceylan. “Eyvah!” diyerek içeri koştu. Oğlan uyanmış bakınıyordu. Şimdi ağlarsa kızardı Ahmet. Hemen kucağına aldı. Oğlan uykusunu almış gülüp duruyordu. “Bu gece de uyku yok.” dedi. Ne olurdu 5 dakikacık baksaydı kocası. Birazcık uyku ne güzel olurdu.
Ertesi sabah gecenin uykusuzluğu ile kahvaltı hazırlamaya başladı. Ahmet kalkıp oturdu sofraya. “Ne yapacaksın bugün?” dedi kocası.
“ Ne yapcam çocuk dururken eve makine tutacam,yemek yapacam”. “E iyi bakalım.” diyerek kalktı Ahmet sofradan. Sanki işi olmasına sevinmişti. Ceylan kalkıp evi dip köşe süpürdü. Oğlan elinde bir oyuncakla oynaşıp duruyordu. Sevindi Ceylan.” Oh bugün güzel bir gün olacak herhalde .” dedi kendi kendine ve güldü.
Öğleye doğru Ahmet eve geldi. “Ne var , ne oldu” diye şaşırdı Ceylan.
“Akşama ne var yemekte?”
. “Balık ,salata.Ne oldu?
. Ahmet “ Şey diyecektim.” diye cevap verdi.
“Üşenmezsen al tabakları da yemeği de gidip şuracıktaki parkta yiyelim. Hem orada müzikte var. Düğün değil ama .Yaz geldi geçiyor bir çıkamadınız dışarı, temiz hava alırsınız sen de oğlan da. Ne bileyim olur mu?” Ceylan düşündü ve rüyası geldi aklına. Az buçuk değilse de gerçek oluyordu işte. Birkaç saat sonra dışarıya çıkacaktı.
“ E oğlan susmaz ağlarsa.” dedi.
“Olsun. Ben ona bakarım” dedi.” İyi ya madem .”dedi Ceylan saçlarını şöyle bir elleriyle tarayarak.” Geçen yıl aldığım ayakkabılarımı da giyerim. Yepyeni duruyordu zaten.”