Ahize, Yıldız ve Yedi (7) kelimeler
ismail karakterini kullan, ismail eşi yıldızla . Hayallerinde bir villa var fakat villanın 7 hissedarı var be kadar uğraşsa da villayı almaya 7.hissedar dede yadigar olduğu için satmaya yanaşmamakta yıldız ismaili villayı almak için her akşam zorlamakta ve kendisi hastanede yoğun çalışıyor bu yüzden o gidemeyecek 7.hissedarı ikna etmek için yanına gitsin orada eski telefon ahizelerini yapan antikacı bir yaşlı adamla tanışsın
7.Hissedar
İsmail aldığı güzel haberin mutluluğunu yaşarken Yıldız eve gelmişti. İsmail yeni aldığı güzel haberi vermek için içi içine sığmıyordu. Yeni geliştirdiği ilaç sayesinde büyük bir miktar para elde etmişti. Çalıştığı labaratuvar İsmail ile çalışmaktan çok mutluydu. Yıllar önce akademisyen iken aldığı maaştan memnun olsaydı kendini geliştirip bu alana atılmasaydı bu kadar gelir elde edemeyecekti. Hayallerini gerçekleştirmek için yeterli bir miktar kazanmıştı ve para kazanmaya devam edecekti. Yıldız hazırlanmaya başlamıştı çoktan, dışarı çıkacaklardı. Söz vermişti onu yemeğe çıkarmak için, nasıl da unutmuştu! Hemen kendisi de hazırlanıp bu güzel haberi yemekte ona söylemeye karar verdi. Yıldız ile daha yeni evlenmişlerdi fakat o kadar güzel anlaşıyorlardı ki; aralarındaki uyum görenleri hayrete düşürüyordu. Hayattan beklentileri, yaşam tarzları birbirlerine uymakta hayat görüşü bakımından birbirlerini tamamlamaktaydılar. Bir de hayalleri vardı; Havuzlu bir Villa almak. Evlerinin yaklaşık 1 kilometre ilerisinde bir villa beğenmişlerdi fakat paralarını daha biriktiremedikleri için almaya karar vermemişlerdi. İsmail yemeğe giderken sakin kalmayı başarmıştı her zamanki gibi. Yıldız olanlardan habersiz eşiyle akşam yemeği yemesinin mutluluğu ile öylece bakıyordu İsmail’e. İsmail daha fazla dayanamadı ve başladı anlatmaya;
(biraz hızlı vermiş olabilirim haberi ama bunu da heyecanına bağlıyorum ki; kim hayalindeki villayı alacağı zaman hele de büyük bir kariyer başarısı elde etmişken heyecanlı olmaz ki!)
İsmail-Sana güzel bir haberim var.
Yıldız-Ne oldu?
İsmail-Hani o almayı istediğimiz villa vardı ya!
Yıldız-Eee ne olmuş oraya, satılmış mı yoksa?
İsmail- Evet satılıyor. Ama biz alacağız.
Yıldız-Nasıl yani ama bizim o kadar paramız yok ki!
İsmail- Artık var. Üzerinde çalıştığımız ilaç başarıya ulaştı ve yüklü bir miktarda para kazandırdı. Ve satışı arttıkça para kazandırmaya da devam edecek. Birkaç yerden de konferanslara davet ettiler.
Yıldız- İnanamıyorum gerçekten mi? Nihayet gerçek oluyor rüyalarımız.Eeee ne zaman alacağız evi?
İsmail- Yarın gidip bir konuşacağım sahibi ile satılık ilanı asılıydı. Eğer hâla satılıksa alalım.
İsmail ve Yıldız yeni alacakları villanın hayalini kurarak geceyi mutlu bir şekilde geçirdiler. Sonraki gün İsmail villanın satılık ilanındaki telefonu arayınca büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Çünkü aradığı kişi Villa ve üzerinde bulunduğu arsanın 7 hissedar arasında hisseli tapu şeklinde satılık olduğunu 6 hissedarın tapuyu satmak istediğini fakat 7.hissedarın buna yanaşmadığını satmak istemediğini bu hissedarın akrabaları ve yaşlı birisi olduğu için de bir şey diyemediklerini belirtmişti. İsmail, bir an üzgün üzgün düşünse de kafasına koyduğunu yapacak ve bir şekilde 7.hissedarı ikna edecekti. Aradığı numaradan 7.hissedarı nerede bulabileceğini öğrenip yola koyuldu sokağa geldiğinde bir antikacı dükkanı gözüne çarptı. İçeride yaşlı bir adam ahizeleri hem tamir ediyor hemde satıyordu. İçeri doğru yürürken gözüne bir ahize ilişti rengi parlak altın sarısı olan ahize sanki bir yerlerden tanıdık geliyordu. Düşündü düşündü ama bir türlü bulamadı. Yaşlı adama ahizeyi işaret ederek;
İsmail; Bunun fiyatı nedir amca ? diye sordu.
Antikacı;Bunun değerini ancak sırrına vakıf olanlar bilir. dedi usulca başını hiç kaldırmadan.
İsmail; Sırrı nedir amca daha neyi sorduğuma bile bakmadın hangi ahizeyi sorduğumu nerden anladın?
Antikacı;” Hangisini sorduğunun önemi yok evlat. Bir eşyanın veya bir malın değerini ancak sırrına vakıf olanlar bilir.”dedi az önce söylediğini yineleyerek ve daha yüksek ses tonu ile.
İsmail; Çok param var eğer param yok sanıyorsanız yanılıyorsunuz amca. Ne kadarsa veririm merak etmeyin.
Antikacı; Bunu çok parası olan değil evlat, Sırrına Vâkıf olan elde eder.
İsmail bozulmuştu; anlamıştı aslında paranın sadece kendi değer biçtiği kadar değerli olduğunu. Fakat bozuntuya vermeden biraz da amcaya kanı ısındığından oturdu boş sedirin uç kısmına. Koyu bir sohbete başladılar. İsmail 7.hissedarın karşısında 7.hissedarla konuştuğunu bilmeden ve yaşlı adamı daha tanımadan anlatıp durdu ne kadar aksi birisi olduğunu, insanlar satmak istediği halde tek onun satmayarak düşüncesiz davrandığını, zaten yaşlı olduğunu yarın bir gün ölüp gideceğini neden bu kadar katı davrandığını anlayamadığını anlatıp durdu. Karısı Yıldız ile o evin hayalini kurduğunu ve bu villanın onları nasıl mutlu edeceğini anlattı heyecanla ve içinden gelerek. Kanı ısınmıştı İsmail’e 7.hissedarın. İsmail her ne kadar bilmeden de olsa ikna etmeyi başarmıştı. Daha tanımadığı hissedarı ikna etmek hiç de zor olmamıştı.
Antikacı; Evlat asıl meseleye gelelim istersen. Sen şu bekçisi olduğum tapu için mi geldin?
İsmail; Evet.Ama nereden bildiniz..Yoksa 7.hissedar siz misiniz?
Antikacı;Ben hissedar falan değilim bekçiyim. Bana verildi buralar. Ektim, biçtim başını bekledim. Teslim edip gitme vakti geldi de geçiyor zaten; ama bir bekçi arıyorum. Ekip, biçip başını bekleyip bir sonraki sırra vakıf olana teslim edecek bir bekçi.
İsmail; Sırra vakıf olmak bu kadar kolay mı?
Antikacı; Nefsine uyarsan sırra vakıf olmak zordur. Eğer nefsini köreltip de sırra vâkıf olursan hem bekçiliğini yaparsın bu güzel yerin. Hemde sırra vakıf olanlardan olursun. Tercih senin.
İsmail;Sırra vakıf olmak istiyorum ama sırra vakıf olmanın şartları nedir?
Antikacı; Sırra vakıf olmanın 2 şartı vardır. Birincisi sırra sahip çıkmak, ikincisi senden sonraki sırra vakıf olana emaneti teslim etmek.
İsmail; Kabul ediyorum.
Antikacı; O zaman hissede bulunan hakkım senindir. Sorduğun altın sarısı ahize de sırra vakıf olanların simgesidir. Sırra vakıf olana hisseni verirken ahizeyi teslim etmeyi unutma. Eğer unutursan sırrını açığa vurmuş olursun. Artık üzerinde büyük bir sorumluluk var.
İsmail; Sorumluluğumu en iyi şekilde yapacağım. Peki ne kadar para vereceğim?
Antikacı; Sırra vakıf olana para sorulmaz. Sır parayla satılmaz.
Antikacı yani aslında 7.hissedar; sırrın parayla satılmayacağını söyleyip İsmail’e çıkması için yolu gösterdi. İsmail aklında hakikatlerle yürümeye başladı öylece. Nereye gittiğini bile bilmeden. Çıkarken 7.hissedarın söylediği sözler kafasında tekrar edip duruyordu; Sırra vakıf olanlar asla sırrın tamamına erişemezler. 7.sırrın anahtarı sende ama asla diğer sırlara erişemeyeceksin. Ne anlama geliyordu bilmiyordu, anlayamadı. Gerçekse çok geçmeden ortaya çıktı; Aradığı diğer hissedarlara asla ulaşamadı. Ve sırrına vakıf olarak ailesiyle beraber hayatını villada yaşamaya devam etti. Artık o da bir sırrına vâkıf olarak hissedar değildi. Kendini bekçi olarak sayıyor, bir sonraki sırrına vâkıf olan geldiğinde emaneti teslim edeceğini söylüyordu. Yıldız, İsmail’in söylediklerinden fazla bir şey anlamasa da hayallerindeki villada yaşamak onu çok mutlu ediyordu. O villayı İsmail aldı. Ve onlara ait sanıyordu, ama aslında onlar sadece bekçiydi. Zamanı gelince teslim edeceklerdi. Sırrına vâkıf olanların antikacısını artık ismail işletiyordu. Teslimat zamanı yaklaşmıştı. Sırrına vakıf olan İsmail’i bulmalıydı. İsmail’in 7.hissedarı bulduğu ve Sırrına vâkıf olanların ahizesini teslim aldığı gibi almalıydı bekçilik görevini İsmail’den. Ahizenin bağlı olduğu telefon o güne kadar hiç çalmamıştı, fakat bir gün çaldığında İsmail çok şaşırdı. Ahizeyi kulağına götürdüğünde sırrına vâkıf olan birisinin onun yanına geldiğini öğrenmişti. Ahizenin sırrı şimdi ortaya çıkmıştı. Kimsenin itiraz etmeden oynadığı bu oyun sonsuza dek sürüp gidecekti. Bu villada sırrına vâkıf olanların meskeni olarak sonsuza dek kalacaktı....
Bu hikaye sırrına vâkıf olanların hikayesidir. Bu hikayeyi okuyan istisnasız herkes bir şekilde bir yerlerde bir vesile ile “Sırrına vakıf “ olanlardan olacak, belki de olmuş durumda; ama bunun farkında değil. Sırrına vakıf olmak zor bir mesele. Sırrına vakıf olamazsan hayatın amacını, yaşam felsefeni yanlış şeyler üzerine kurar, yanlış amaçlar üzerine hayatını inşa etmiş olursun.