Bir Varmış Bir Yokmuş

Yasemin Karabacak

Ahizeyi sıkıntıyla yerine koydu Fatma. Patron odasına çağırmıştı. Sesindeki sıkıntıyı hissetmişti . Hiç hayra alamet değildi.

Tam 7 yıldır aynı yerde çalışıyordu.Önceleri çay işlerine bakmak için girmiş yıllar içinde tüm işler üstüne kalmıştı Fatma’ nın ‘’.Teslimatları takip et Fatma ,Çocukları okuldan al ,benim adıma çiçek gönder’’ Hiç şikayet etmiyordu ama en azından her ay eline düzenli para geçiyordu .Can simidi umuduyla evlendiği kocası evliliklerinin ilk yılı bir çocukla bunu bir başına bırakmış , kaçarcasına çıktığı eve üstelik birde çocukla geri dönmüştü.’’Dua etsin o küçüğe ‘’demişti babası ve alt kattaki kiracıyı çıkartıp Fatma'yı oraya yerleştirmişti.Fatma hayalet gibi girip çıkıyordu evine.Yeter ki söz gelmesin istiyordu.

‘Sen doğduğunda gökte tek bir yıldız yoktu.Zifiri karanlıktı.’’diye anlatırdı annesi. Ondanmıdır ömrümün karası diye düşünürdü Fatma..

‘’Allahım ne diyecek bu adam ‘’dedi tekrar yerinden kalkarken.Bir süredir işler iyi gitmiyordu ofiste. İnşallah korktuğum başım gelmez.’’

Yıllarını vermişti kendine hayat kurmak için. Babası ‘’Dikkat çekme,kırarım bacaklarını diye diye okumasına da engel olmuştu. Oysa öğretmen olacaktı Fatma . Sınıfta hayal ederdi kendini sıklıkla- tıpkı Ayşe öğretmen gibi.

Serpilip büyüdükçe komşularının fısır fısır dedikodularla doldurduğu babası artık iyice zehir etti Fatma’ya hayatı.

Canına tak eden Fatma ‘’Seni seviyorum. Evlen benimle .’ diyen Mehmet’e can havliyle evet dedi ve apar topar evlendi. İlk günden işe yaramaz olduğunu fark etti fark etmesine ama o eve dönmekten iyidir dedi. Hemen işe girdi.çalışıp çabalayarak evini yuva yapmaya yemin etti.

Evlendiği günden beri çalışıyordu.Kocası ilk başlarda 1-2 çalıştı ama sonrasında ‘’Ben bu paraya kendimi mahvedemem :’’diyerek bütün bütün bıraktı işi..Nasılsa Fatma her ay aldığının yarısını eline sayıyordu.

Yine de dert etmedi Fatma. Taa ki adam başka biriyle kaçıp gidene kadar. Yıkıldı Fatma terkedildiğine değil tekrar o eve dönecek olmak çok gücüne gitti.

Patronun kapısını çaldı. Sıkıntılı bir yüzle karşıladı Mahmut Bey.

‘’Gel bakalım Fatma. Biliyorsun işler kötü .Ne vakittir zorlanıyoruz.Önümüzdeki aydan itibaren seninle çalışmayacağız. 2 aylık maaşın yatırılacak hesabına.Tazminatla falan uğraştırma beni.Hadi artık yolun açık olsun.

Ağlamamak için zor tuttu kendini Fatma bir şeyler söyleyecek gibi oldu ama patron eliyle susturdu.

‘’Ah kara kaderim’’dedi Fatma. Nasıl söyleyecekti evdekilere bunu.Dahası az bir kira ile oturduğu evden de çıkarırsa babası az da olsa nefes aldığı yuvasından da olacaktı.

Her zamanki vaktinde çıktı işten.Son kez bir umut baktı .Burası kurtuluşuydu. Şimdi ne yapacaktı?

Durağa geldiğinde kendisini eve götüren otobüs çoktan gitmişti;yürümeye başladı. Önü koca boşluktu;ne işsizlik ,ne kocası ne de babası geldi aklına..’Şu boşluk yutsa beni yutsa da kurtulsam.’

Kızının gözleri geldi aklına . ‘’Yok yok kaybolamam ben.Zeynep’im ben olmayacak.Zeynep’im kurtulacak hiç olmazsa.’’

O kadar dalgındı ki arkadan gelen korna sesini duymadı.

‘’Önüne baksana kadın. Ölmeye mi niyet ettin?’’

Fatma artık duymuyordu. Pes etmeyecekti.Hızla eve gitti.Kendisi evde yokken kızına bakan annesine şöyle bir selam verip ‘’Zeynep’i çağırır mısın?’’

‘’Anne ‘,’ dedi’’ben gidiyorum.

Annesi şaşkın ‘’İyi ama nereye ?’’diye seslendiğinde Fatma yılların ağırlığını,kaderini,yok sayılmışlığını,ertelenmişliğini geride bırakarak gecesine yıldız bulup,karanlığını aydınlatmak için çoktan yola çıkmıştı bile.