Bitmeyen

Merve Nur Türkoğlu

O güne kadar 90'lı yılları güzel hatırlamama sebebimdi İsmail. Memur olmasına rağmen hâlâ gözü yükseklerde bir adam. Onu havalı gösteren de zaten bu vurdumduymaz görünüşü ve tatminkarsız hali. Espirli tavrı, kendine çekse de bir yandan güvensizlikte oluşturuyor. Bence biraz da bu yüzden hiç bir zaman pek arkadaşı olmadı.

Ben İsmail'i ilk okul çıkışı otobüs beklerken görmüştüm. Aynı lisede okuyorduk ama ben sayısal öğrenci olmadığım için onun sınıfından Filiz dışında pek kimseyi tanımıyordum. Gel zaman git zaman farkettim ki bende artık İsmail'in beklediği durağın önünden geçerek eve gidiyorum. Birşey olacağından değil ya, birini uzaktan takip etmek eğlenceli gelmişti. Hatunduk ama bizim de icabında deli akıyordu kanımız.

Sene sonu gelmişti. Ve ben artık İsmail'in de beni farketmesini istedim. Okullar kapanacaktı ve biz mezun olacaktık çünkü. Onu bir daha görememek fikrini sevmedim. Filiz'e göre ben ona aşık mışım falan. Daha neler dedim! Aşk dediğin dışına bakarak olur mu hiç? Gülüşünü görünce heyecanlanmak diyebiliriz, ses tonunu diğer seslerden ayırt edebilmek, hoş gelmesi, ne bileyim yanından geçerken kalbin yerinden çıkacak gibi atması. Bunlar basit şeyler değil mi? Aşk ne ki? Olsa olsa hoşlanma diyebiliriz bence buna. Geçer diye bekleyip bitmeyen heyecan da diyebiliriz diye düşünüyordum.

Nihayet İsmail beni tam yedi gün kala farketti. Ben çok sonradan öğrendim tabii. Meğer Filiz benim halime üzülmüşmüşte benden ona o bahsetmiş. İsmail'le kalan o beş okul gününde, o durakta her okul çıkışı sohbet ettik. Dersleri, hocaları, sınıf arkadaşlarımızın dedikodusunu yapıyorduk. Sonra İsmail karne günü tatilde aramak için bizim evin telefonunu istedi. O yaz hemen hemen her haftasonu telefonlaştık. Hep cumartesi sabah 11 gibi arıyordu. Ben tabii 9 da ahize başında beklemeye başlıyordum. O haftanın nasıl geçtiğini anlatıyorduk birbirimize.

Üniversite sınavı sonrası aynı üniversiteyi yazdık ikimizde. Sonra tercih sonuçlarımız açıklandı. İsmail Biyoloji bölümünü kazandı. Bende aynı üniversitenin Coğrafya Öğretmenliği bölümünü. Üniversite boyunca İsmail benim hem en iyi arkadaşım hem sevgilim oldu. Hep az arkadaşla yetinen biri oldu İsmail. Birbirimize yetiyorduk çünkü. Ödev yapış tarzımız sosyalleşmeler, film zevklerimiz her konuda birbirimize çok benziyorduk. İsmail üniversite sonunda ailesinin yanına döndü. Aynı yıl hemen memur oldu. Bende memleketime, Yalova'ya döndüm. 99yılıydı. İsmail'i özlediğim bir gece yine balkona çıkmış yıldızları izliyordum. Ne çok yıldız var bu gece demiştim içimden. İsmail'le yıldızlar kadar parlak gelecek hayal ediyordum. O Ağustos gecesinin sabahında ben sakat kaldım. Bacağımla birlikte tüm o parlak hayallerim enkaz altında kalmıştı. İsmail'i hep çok sevdim. Bitmeyen heyecanım, evleneceğini öğrendiği gün bile dinmedi. Davetiye de, bir ara Fizyoterapi bölümünü bitirdiğini duyduğum, o lise arkadaşımız Filiz'in adını görünceye denk.

Merhaba,

Öncelikle; bence finale eklediğin nota gerek yok. Kimsenin başka birisinin öyküsünü eleştirirken "ergenlik" filtresini kullanmaya hakkı olduğunu düşünmüyorum. Biri "bu ne ergen öykü" derse, bence ciddiye almayabilirsin. Ben bu öyküyü çok fazla beğenmedim ama bu bir öykü, ergen yazısı değil.

Gelelim eleştirilere,

Öykünün bütünlüğü iyi. Karakterler ergen ve duygu yoğunluğu yüksek, "bütün dünya tek şeyin etrafında dönüyor" gibi düşünen karakterler bence bu da iyi.

Bence geliştirmen gereken ilk şey dilin. Benim naçizane tavsiyem, devrik cümle kurmamaya çalış. kursan bile yazarken boz. bir süre zorla kendini. ben hala zorluyorum.

şimdilik aklıma bunlar geldi.

Umarım ilerde güzel öyküler yazarsın.

Ek olarak şunu söylemeden geçmek istemedim. Öyküyü okurken finalde bir şey olsun lütfen dedim içimden. Deprem ile finalleyeceksin diye korktum ardından hakikaten bir şey oldu. Tamam klişeydi ama bir şey oldu. :) Bu bile öyküde taşıyıcı unsurlar arasında kabul edilebilir.

Arda Bey yorumunuz için teşekkür ederim. Sizin ilk öykünüzü Üç Jeton dergisinde okumuştum. Yeri değil gerçi ama her öyküsünde eğlendiğim ilk ve tek dergi galiba odur :) Sizinde özellikle ilk sayıdaki öykünüzü çok sevmiştim. Velhasıl yorum yazmanıza sevinsem de yorumunuzun en beğenmediğim öyküye denk gelmesine de üzüldüm. Eleştirilerinizi dikkate alacağım. Devrik cümle alışkanlığımı farkındayım. Daha dikkatli olacağım tekrar teşekkür ederim.

Merhaba, bence buraya kadar güzeldi fakat buradan sonrası çok hızlı ve ayrıntısız olmuş. Gözden geçirilip üstünde biraz daha çalışılınca öykü hakettiğine ulaşacak gibi tabi bu benim nacizane fikrim. Kaleminize yüreğinize sağlık :)

''Atölye Dışında''

Merhaba Alime, yorumun için teşekkür ederim, mutlu oldum

Dil geliştirilebilir muhakkak ki ama ben eski sevgilisinin dilinden öykü yazma fikrini beğendim. Kalemine kuvvet. 😊