Fesleğen

Cevher Nefise Yazıcı

“Buraya kadar boşuna gelmişsin.” dedi ejderha bana, kükremeye benzeyen kahkahasının ardından. Neler olduğunu anlayamıyordum. Her şey bulanık bir biçimdeydi. Benim burada ne işim vardı? Alarmın sesiyle uyandım. İlginç bir rüyaydı. Epeydir böyle garip rüyalar görüyordum. Hazırlanmaya başladım. Bugün fakültede arka arkaya iki dersim vardı. Yok yazılmamalıydım. Mekanik 2 ve Mukavemet 1. Pek iç açıcı görünmüyor. Okulda kahvaltı ederim diye düşündüm. Hızlanmalıydım. Evden çıkıp minibüslerin olduğu tarafa doğru yürüdüm. “Abi bir öğrenci.” Salı yoğun günlerden biriydi haliyle minibüs kalabalıktı. Fen-Edebiyat’ı geçince biraz boşaldı da oturmayı başardım. Mühendislik fakültesine yaklaşınca şoföre seslendim: “Abi sağda indirirsen”

Mekanik 2. Hadi bakalım aslanım bu sene seninle ilişkimizi sonlandıracağız. Ders ilerledikçe bu konuda şüpheye düşmeye başladım. Mekanik 2, iki gözümün çiçeği yakma benim mezuniyetimi. Ders bitiminde Savaş’la göz göze geldik. Bu on dakika içinde kahvaltı ettik ettik başka ara yoktu. Gözlerimizle anlaşıp kantine ilerledik.

“Kardeşim geçiyor muyuz Mekanik 2’yi” dedim Savaş’a. “Abi benim Mekanik 1 altta. Yani imkansız gibi şu an.” dedi. Haklıydı çocuk. Tostları alıp bizimkilerin yanına geçtik. Yıldız ve Deniz. Yıldız Mimarlık’ta 3.sınıftaydı. Deniz ise Peyzaj 3.sınıf. Şu okul bitseydi beraber çalışacaktık ama biraz zor görünüyordu. Hızlı bir kahvaltı yapıp ayaklandık. “Nereye daha oturuyorduk” dedi Deniz. “Deli Şevket’in dersi var kızım. Geç kalırsak keser bizi o herif.” Dedi Savaş. Vedalaşıp sınıfa ilerledik.

Mukavemet 1. Blok ders. Mukavemet 1. Bu okul galiba bu yıl bitmeyecekti. Kafam kazan gibiydi. Çıkışta çocuklarla biraz takılıp eve geçtim. Erkenden uyuyacaktım.

Rüyamda deli Şevket beni kovalıyordu. Sonra birden sahne değişti. Yoğun bir fesleğen kokusu alıyordum. “Yine geldin ne işin burada?” dedi aynı ejderha. Birader sanki keyfimizden geliyoruz her gün her gün sanki ben bayılıyorum rüyamda ejderhalarla takılmaya, Deli Şevket tarafından kovalanmaya. Nefti renkli başka bir ejderha. “Deli Şevket ha” Sesli mi düşünmüştüm acaba. Kızıl renkli bir ejderha konuştu. “Hayır yalnızca içinden geçirdin ancak biz duyabiliyoruz” Gerçekten ne saçma bir duruma düşmüştüm böyle. “Biz de bayılmıyoruz sana” dedi kırık beyaz renkli başka bir ejderha. “Yeteer!” diye kükredi. Evet bu bizim eleman gördüğüm ilk ejderha yani. Her şey o kadar birbirine karıştı ki ben de pek anlayamıyordum. Ortalık sessizleşince yeniden konuştu: “Ben Kolkhis” dedi. Mat derisi petrol mavisi rengindeydi. Nefti renkli ejderhayı işaret ederek “Bu Ismenos” dedi. Kırık beyaz renkli ejderhaya dönerek “Bu Skylla.” Son olarak kızıl renkli ejderhayı işaret ederek: “Bu da Gigantonokhios.” Dedi. Valla boşuna tanıtmıştı bu isimleri hayatta aklımda tutmazdım ben. “Buraya boşuna geliyorsun insanoğlu” dedi Kolkhis. Ulan ben sanki. Alarmın sesiyle uyandım.

Bu rüyalar artık yorucu olmaya başlamıştı. Her gece rüyamda başka bir dünyada deli saçması işler yapıyordum. Sabah uyanınca da okulla ve hayatla boğuşuyordum. Keşke bir süre rüya görmesem. Kalkıp giyindim. Kahvaltı işi yine okulda hallolacaktı belli ki. Bu sefer otobüsü yakalamaya çalıştım. 2/U. Görükle’nin kutsal otobüslerinden. Tıkış tıkıştı her yer. Güzel kardeşim hepiniz mi aynı gün okula geliyorsunuz, hepiniz mi derse giriyorsunuz be. Mühendisliğin orda indim. Bugün hepimizin ortak bir dersi vardı. İleri Matematik 2. Allah’tan bunu bir tık daha iyi biliyordum. Deniz, Yıldız, Savaş. Takımı toplayıp kahvaltı için bir plan yaptık. Onlara rüyamı anlattım. Çok sallamadılar açıkçası bir yerin açık kalmıştır deyip gülüştüler. Kardeşim birin her gece de bir yeri açıkta kalmazdı ya.

Yıldız rüya işini biraz daha ciddiye aldı. “İsimlerini hatırlıyorsan bir araştır. Yunan mitolojisine benziyor. Bu kadar sık görüyorsan vardır bir anlamı.” dedi. Haklıydı.

Yanından ayrılıp eve geçtim. Şu ejderha olayı neymiş bir bakacaktım. Bana söyledikleri isimleri uyanır uyanmaz not almıştım. Kısa bir Google araştırması yetti. Gerçekten böyle ejderhalar varmış. Elemanlar beni keklememiş yani. Kolkhis, Ares’in bahçesinde efsanevi Altın Post’u koruyordu. Ismenos kendisinden güçlü savaşçılar türeten bir ejderhaydı. Skylla deniz tanrısından doğan Sicilya ile İtalya arasındaki boğazda yaşayan bir ejderhaydı. Gigantonokhios ise kızıl bir yıldızı temsil ediyordu. Kafam beynim Yunan mitolojisi ile dolmuştu. Artık uyumalıydım.

Keskin bir fesleğen kokusu. Maalesef yine. “Hoş geldin ufaklık” dedi Skylla. “Seninle ilgili bir karara vardık” dedi İsmenos. Konuşmanın devamını Kolkhis getirdi. Yalan diyordu. Bir aldatmaca içinde yaşıyorsunuz. Dünya dediğin yer bir illüzyon. Eskiden gerçek dünyada biz ve insanlar bir bütündük. Ruhumuz kenetlenirdi. Aynı bedende var olurduk. Buraya geceler boyunca geldin. Senin eski zaman gözlerin fikrimi değiştirdi. Seni bir sınava tabi tutacağım. Ve ruhumuz kenetlenecek. Sonra bir olacağız. Ve bu illüzyonda çıkacaksın. Gerçek dünyaya kavuşacaksın. Ruhun huzur bulacak.

Ejderhalar ot falan çekebiliyor muydu? Yok başka açıklaması olamazdı. “Ya deli deli konuşma.” dedim. Sahne değişti. Hapishanedeydim. Kolkhis’in sesini zihnimde duydum. “Sabır dedi. Dirayet. Özgürlüğün gerçekten senin elinde değilken nasıl biri olacaksın. Sıkıştığın dünya bir zindan. Peki bu zindan içinde gerçekten bir hapishanede olsaydın ne olacaktı?”

Alarmın sesiyle uyandım. Kafam allak bullaktı. Nasıl geçtiğini anlamadığım bir günün sonunda yataktaydım. Fesleğen kokusu. Rüya. Yeniden ejderhalar. Kolkhis’in zihnimdeki sesi. Sınavım hapishane. Alarmın sesi gerçek dünya.

Günler birbirini kovaladı. Gerçeği ayırt edemiyordum. Arkadaşlarım ve ejderhalar birbirine karışıyordu. Kimin kim olduğunu anlamıyordum. Uyarıcılara karşı duyarsızlaşmıştım. Fesleğen rüyaya, Kolkhis’in sesi hapishaneye, alarm gerçek dünyaya götürüyordu beni. Delirmekten korkuyordum.

Fesleğen. “Bitti” dedi Kolkhis. “Geçtin. Ruhumuz bağlanacak. Aramıza katılacaksın seni bu illüzyondan çekip alacağım.” Alarmın sesini duyuyordum, fesleğen kokusu artıyordu, zihnimde sesler yükseliyordu. Kolkhis bağırıyordu. Gözlerimi açtım.

“Buraya kadar boşuna gelmişsin.” dedi ejderha bana, kükremeye benzeyen kahkahasının ardından. Gerçek neydi? Rüya? Sınav? Güçlü bir fesleğen kokusu duyuyordum.