Süper Mario

Tuğba Uzunosmanoğlu

KELİMELER: Fesleğen, alarm, hapis

EK ZORLUK: (İlk cümle) “Buraya kadar boşuna gelmişsin dedi ejderha bana, kükremeye benzeyen kahkahasının ardından.”

SÜPER MARİO

Buraya kadar boşuna gelmişsin dedi ejderha bana, kükremeye benzeyen kahkahasının ardından. Şaşırmıştım, ejderhanın konuştuğunu duymamıştım daha önce. Onu ağzından çıkan alev toplarıyla üzerime yürürken görmüştüm hep, onlardan kurtulmak ve ejderhayı yenmek tek hedefimdi. Şimdiye kadar iyi ilerlemiştim de aslında, ateş topunu alarak küçük canavarların hakkından gelmiş, zorlu tünellerden, su altından, tepelerden geçerek tüm levelleri aşıp kaleye ulaşmıştım, hem de hiç can kaybetmeden. Tek yapmam gereken şu ejderhayı öldürmek ve prensesimi hapis tutulduğu yerden kurtarmaktı. Sonrasında topladığım altınlar sayesinde prensesimle yepyeni bir hayat kuracaktım. Ama kullandığım tüm ateş toplarına rağmen ejderha ölmüyordu, yanına yaklaşıp tepelemeye çalıştım, o da canlarımı kaybetmekten başka bir işe yaramadı. Kalan son canımla karşısında duruyordum sadece ne yapacağımı bilemeden. Çaresizliğim onun keyfine keyif katmıştı, alev püskürtmeyi bile bırakmış, gülüyordu halime. Kahkahalarının ardından birkaç kez öksürdü saçtığı alevleri toplamak için, sonra korkunç olduğunu sanan ama aslında iğrenç sesiyle tekrar kulaklarıma işkence etmeye başladı.

- Boşuna geldin diyorum, duymuyor musun? Doğrusu buraya kadar gelmeni dahi beklemiyordum, iyi iş çıkarmışsın hakkını yemeyeyim. Ama küçük tesisatçı, beni yenebileceğini düşünmüş olman sence de komik değil mi? Hele, prensesi kendine layık görmen, ona ulaşabileceğini sanman şaşılacak şey doğrusu.

Kulaklarımdan alevler çıkıyordu sanki, öfkeden başım dönmeye başlamıştı. Kararlılık ve azimle çıktığım yolun sonunda düştüğüm durum için kendime kızıyordum. En kötüsü de içten içe onun haklı olduğunu bilmekti. Kimdim ki ben, Süper Mario, boruların tünellerin içinde engelleri atlayarak ilerlemeyi matah bir şey sanan, süperliği canları bitene kadar süren Mario. Tükenmiştim işte, yine de yenilgiyi kabul etmek gururuma ağır geliyordu, son bir hamleyle ejderhanın üzerine doğru yürüdüm.

- “Cesaret, bütün silahları yener.” Prensesi sana bır…

Dı dıt… dı dıt… dı dı dıt… Game Over!

Yandığım iyi oldu, edebiyat parçalamaya başlayacaktım az kalsın. Hayal gücümün geniş olduğunu söylüyorlar, doğru da babaannemin izlettiği Türk filmlerinin etkisinden kurtarmalıyım kendimi. Zengin kız fakir oğlan teması bilinçaltıma işlemiş resmen.

Mario da iyi direndi ama, her film mutlu sonla bitmiyor işte aslanım. Bir dahakinde belki prensesine kavuşur, onu alır uzaklara gidersin. Bahçeli bir ev, renk renk çiçeklerle bezenmiş… Sebze ekmişsiniz bir köşeye, meyve ağaçları diğer tarafta. Bir salıncak kurulmuş şimdiden çocuk olursa hani, biner diye. Gerçi prenses, yaşayamadığı çocukluğu yaşıyor onla şimdilik. Kalede hapis geçirdiği günlerin acısını çıkarırcasına toprakla, güneşle iç içe. Bahçeden içeri girmeyecek neredeyse. İçeri girdiğinde de en çok mutfakta vakit geçiriyor. Bahçeye bakan camın önündeki saksılara fesleğen ve reyhan dikti. Kokularını çok seviyormuş. Mis gibi kokuyorlar hakikaten. Şarkılar mırıldanıyor mutfakta bir şeyler hazırlarken, sesi bülbül nağmeli. Yaptığı her şey de bir leziz oluyor sorma, bu kız bu yemekleri yapmayı nasıl öğrendi ki? Güzelin, elinin değdiği her şey güzel oluyor demek. Sonra ikindi vakti geliyor, burnuma ıhlamur kokusu...

Dur bir dakika ya, bu resmen benim hayalim. Hayalimizi de Mario’ya kaptıracaktık az kalsın. Prensesim şimdi nerede kim bilir, benzer hayallerle o da beni bekliyor mudur acaba? Babaanneme göre bu aklı bir karış havada hallerimle benimle evlenen zor bulunurmuş ama vardır bizim de Mario’su olacağımız bir prenses elbet. Gerçi bu sefer kahramanımız pek başarılı olamadı. Olsun, yeni oyunlarla yeni baştan yazılacak hikayeler var daha...

- Telefonun alarmı çalıyor oğlum, duymuyor musun? Hadi kalk, babanla Hamdi Beylerin yalısına gideceksiniz, bahçenin su tesisatında bir sıkıntı olmuş, acil gelsinler dedi. Çabuk kalk, baban kapıya çıkmadan.

Uyurla uyanıklık arası tamam anne diyorum. Zihnimde yankılanıyor annemin söyledikleri. Hamdi Beylerin yalısına gidiyoruz. Hamdi Beyin güzeller güzeli kızının da olduğu yalıya, prensesimin yanına… Bir hayalden, başka bir hayale…

Tuğba Uzunosmanoğlu Kaplan