"Buraya kadar boşuna gelmişsin dedi ejderha bana, kükremeye benzeyen kahkahasının ardından." Sonra gözlerinde şeytani bir parlamayla devam etti;
Ejderhaların koruduğu bir hapishaneden kaçabilmeyi mi umuyordun?
- Hayır dedim titreyerek sadece dolaşıyordum.
Koca yaratık hemen hücreye kapattı beni, mağara gibi ağzından alev püskürtmeyi de unutmadı. Yüzüme geldi alev, dünyanın tüm alevleri yüzümde toplanmıştı sanki o kadar fazla yanıyordum, çığlıklarım dindirmedi acımı. Kocaman bir buz parçası olsaydı da bassaydım yanığın üzerine. Acıyla kıvrandım bir süre sonra üzerinde olduğum işi unuttuğum aklıma geldi. Neyse ki ejderhayı şaşırtıp ejderha yumurtasını almıştım. Fesleğenime kavuşup gerekli olan karışımı yapmam lazımdı. Fesleğen de koğuştaydı, hücrede çok uzun kalmamak için uslu durdum.
Yalnız kalınca eski anılarla doldu o küçücük hücre, elimde asamla ejderhalara ve diğer kötü büyücülerle savaştığım o günler. İki sene geçti beni bu hapse atmalarının üstünden. Yüksek büyü okulundan mezun olalı birkaç sene olmuştu. Şehrin üstünde siyah sis bulutları oluşmaya başladı, kötülük sardı her yanı, masum büyücüler kahkahalar atılarak katledildi, saklanacak bir delik bulanlar kaçtı, aileler birbirinden ayrıldı. Bir şeyler yapmamız lazımdı, karşı koymalıydık. Kötülüğü en gerekli şey olarak gören bu büyücüler kendilerine Kara Pelerinliler diyordu. Kendi taraflarında olmayan ailelerini öldürecek kadar da acımasızdılar. Bunların içinde ajanlarımız vardı, onlar aracılığıyla örgütlendik. Büyü becerileri gelişmiş herkes Kara Pelerinlilere karşı savaştı. Sonuç malum güçlü taraf onlardı, mağlup gelen taraf bizdik. Bizden ölen çoktu, her yer ceset doluydu. Sonra daha kalabalık oldular yakaladıklarını en korkunç yaratıkların koruduğu bu hapishaneye attılar, kaçanlar ise güçsüz olduğu için onlara ikinci bir savaş açamadı. Fareler gibi deliklerde yaşadılar. Ben kaçmayı beceremedim, sonum burası. Hapishanede hepimizin büyü güçlerini etkisiz hale getirecek metotlar bulmaları zor olmadı. En ufak bir hatamızda alevlere maruz kaldık, alarm sesleriyle sürekli bilinçlerimiz hipnoz edildi, öyle ki alarm sesine yoğunlaşıp sadece onun sesini duyanlar beyinleri sıfırlanmış, bu evrende yaşamıyormuş gibi etrafa boş gözlerle bakardı. Bu ses günde üç kere veriliyordu, tam kendine gelecekmiş gibi olduğun zaman tekrar duyardın onu.
********
Bir hafta sonra beni hücreden çıkardılar, koğuşa gittiğimde herkes yine boş boş bakıyordu etrafa biri hariç. Onla ben beyinlerimizi geliştirdik, ikimiz de yüksek büyü okulundaydık, aynı sınıfta, en yakın arkadaşıydık birbirimizin. Yüksek büyü okulunda bitkilerle büyü yapma, bazı büyülere karşı savunma kazanma, büyünün yanın da aklını da kullanma üzerinde uzmanlaştık. Ama biz de ejderhalar etrafta olunca boş bakıyorduk anlaşılmasın diye.
Arkadaşım beni görünce heyecan ve sabırsızlıkla sordu;
- Alabildin mi?
+ Aldım.
Gözleri ışıldadı, umutla;
- Bir an önce karışımı yapmalıyız. Kara Pelerinliler tarihe gömülmeli.
Fesleğen, bitkilerle yapılan birçok büyüde kullanılırdı. Çok amaçlı bitkilerdendi.Ejderha yumurtasıyla fesleğen karışımını yiyince görünmez oluyordun ve her yerden geçebiliyordun. Karışımı bulan iyi düşünmüş sadece görünmez olmak demir parmaklıkların arasından geçmemize yetmezdi.
Buraya gelirken fesleğen tohumu vardı yanımızda, olur da yakalanırsak diye yanımızda taşıyorduk. Savaşta Kara Pelerinlilerin yeneceğini anlayınca tohumları dilimizin altına koyduk. Hapiste arkadaşımla birlikte gizlice bir kutuya ektik onu, toprak bulmak da epey zor oldu. Fesleğen büyüdüğünden beri ya arkadaşım ya ben bahçe izinlerinde ejderha yumurtası çalmaya çalışıyorduk. Tabi onlar bunu bilmiyordu. Binlerce kez denedik yumurta çalmayı, ya yanına bile yaklaşamadan gerisin geri koğuşa getirildik ya da kurallara uymadığımız için hücre ve alev cezası aldık. Tabi böyle işlere kalkışabilecek kadar uyanık olduğumuzu anladılar ve alarmları hiç kapatmadılar. Neyse ki bize işlemiyordu.En sonunda amacımıza ulaştık onca cezalar, yanıklar, karanlık hücrede acıyla, is kokuları eşliğinde kıvranmamız boşa gitmedi. Aldım onu evet hem de o koca beyinsiz hiç şüphelenmedi yumurtalardan, kaçmaya çalışıyorum zannetti.
Koğuşa döndüğüm gün, gece olunca karışımı heyecanla yaptık ama süremiz kısıtlıydı yarım saat görünmez kalabilirdik. Planımız önceden hazırdı, hapishane müdürünün odasına gidince çoğu şey çözüldü. Ejderhaları etkisiz hale getirecek iğne, alarm, büyülerimizi kontrol altına aldıkları cihaz oradaydı. Hapishane müdürü insan büyücü olduğu için ejderha başı ona karşı gelirse ona iğne vururdu böylece hapishaneyi koruyan tüm ejderhalar da ejderha başıyla etkisiz hale gelirdi. Bunu diğer mahkûmlar anlamazdı hepsi alarm sesiyle hipnoz edildiği için. Müdür, odasında yeni gelen görevliye bahsederken duydum bunu. O yüzden ilk odaya gittik ben iğneyi aldım baş ejderhaya sapladım, anahtarlar da ondaydı onları da aldım. O sırada arkadaşım alarmı ve büyü kontrol cihazını kapattı, tüm kapıları açtık. Alarmın kapanması mahkûmların hemen uyanmasını sağlamıyordu ama büyü kontrol cihazı kapanınca mahkûmların büyü güçleri geri geldi bu da onları hipnozdan uyandırdı. Hepimiz özgürdük şimdi Kara Pelerinlileri alt etme zamanıydı. Artık görünmez değildik karışımın süresi doldu ama ne önemi var dışarıdaydık ve büyü güçlerimiz geri gelmişti. Asalarımızı da almıştık, büyücülere işaret gönderdik, saklanan ve ajan büyücüler de geldi. Kara Pelerinlilerle ikinci savaşımızda havada büyü sözcükleri ve asalardan çıkan ışıklar uçuşuyordu...
******
Her zamanki gibi odada ne kadar deli varsa etrafına toplamıştı. Ağzından tükürükler saçarak, ayağa kalkıp elinde sanki asa varmış gibi havada helezonlar çizerek sözde yaptığı büyüleri ballandıra ballandıra anlatıyordu. Diğerleri ise binlerce kez anlatılan bu deli saçmalarını her defasında sanki ilk kez dinliyormuş gibi açık ağızlarından salyalar akarak dinliyordu. Arada onlar da ayağa kalkıp hikâyedeki hapishanedeymiş gibi volta atıyordu. Baş deli onların nabzını tutarak yaptığı kahramanlıkları anlatırken onlar avuçları kızarana hatta yanana kadar hunharca onu alkışlıyordu. Baş deli ejderhalardan bahsederken ağzını olabildiğince açıp kükrüyor, ağzından çıkan alevleri onlara püskürtüyordu. Onlar ise alevler gerçekmiş gibi toplanma odasında oradan oraya kaçışıyordu. Sonra Bakırköy Ruh ve Akıl Sağlığı Hastanesinin görevlisi onları uyku vakti olduğu için odalarına gönderdi.
Öncelikle atölyedeki ilk yorumum. Ben dergi mutfağından gelmeyim o sebeple umuyorum kimseyi kırmam. Bunu ilk yoruma özel söylüyorum. :)
Ben öykünü çok beğenmek üzereydim. :) Ta ki finale kadar. kalemine sağlık fantastiğe kayan bu tür metinleri okumayı çok severim. Bu atölyede bolca yazmak niyetindeyim.
-SPOİLER-
Finalde, gerçeğe dönüş beni çok üzdü. Tamam bir büyücü olmayabilir karakterimiz, kara pelerinliler gerçek olmayabilir senin zihninde ama en azından bizi muallakta bıraksaydın. Bir ejderha zindanında başladığım öyküyü Bakırköy'de bitirmek istemedim. Oraya gidecek diye çok korkmuştum ve gitti. :(
-SPOİLER BİTTİ-
Velhasıl finale kadar ben öykünü beğendim. Edebiyat parçalamayan ama edebi olarak değersiz olmayan fantastik metinleri zaten çok severim. Belki okumuşsundur: Ursula K. Le Guin. Onun atmosferine benzer atmosferler kurabilir, ileride öyle metinler üretebilirsin.
-TEKRAR SPOİLER -
Yeter ki Bakırköy'de bitmesin, öykülerin.
-SPOİLER YİNE BİTTİ-
Güzel öykülerinin devamını dilerim.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Sonunda karar kılamadım ben de savaşın sonucu ne olur diye. Bir de deliler hep olmayan şeyi anlatmaz bazen gerçeği anlatsalar da kimse onlara inanmaz ya. Yani anlattıkları gerçek de olabilir😊
Merhaba, fantastik hikayeleri severim. Finali akıl hastanesinde yapmasaydınız daha başarılı bir öykü olurdu diye düşünüyorum. Kaleminize sağlık.
Ben de seviyorum fantasik hikayeleri, galiba daha iyi olacakmış akıl hastanesini katmazsam. Yorumununuz için teşekkürler😊
Aslında kötülerin amacı salt kötülük müdür, altında başka bir sebep olmaz mı genelde?
Olabilir tabi ben sebepleri olmadığı gibi bir şeyi sezdirmek istemedim. Gerekli olan şeylerin de sebepleri olabilir.
Sanki hapiste fark ettiği biri gibi bahsedip sonra arkadaşı olduğunu yazmışsınız onun yerine," biri hariç en yakın arkadaşım " deseydiniz daha iyi olurdu sanki
Evet daha iyi olabilirmiş. Yorumunuz için teşekkür ederim😊
Öykünüzü okudum. Alev cezası nasıl birşey olabilir zihnimde havada kaldı 🤔 Sanki gerçekle fantastik arasında çok sık geçişler olmuş. fantastik tasvire geçtiğinizde -kara pelerinlilerden bahsettiğinizde misal- biraz daha uzun tutsaydınız da hiç sıkıcı olmazmış sanki :) Emeğinize sağlık
Ejderhaların ağzından çıkan alevle cezalandırıyorlar. Biraz daha bahsedebilirdim haklısınız.Teşekkür ederim yorumunuz için😊
delinin anlattığı hikaye daha sürükleyici yazılabilirdi, olaylar cok hızlı seri bir macera var belli fakat anlatış şekli ile hikaye yavaşlıyor. Anlatım da daha seri olursa daha iyi olabilir bu nasıl olur bilmiyorum, sadece okuyucu olarak gördüğümü yazdım. Son paragrafta anlatım daha güçlü mesela. Ellerinize sağlık hikayenizi beğendim
Teşekkür ederim😊