Gümgümbe degümgüm gümgüm bede gümgüm
Koşup pide alasııın
Teravini kılasııın
Davuluma kulak veeeer
Hurma ye ki doyasıın
Gümgümbe degü
-Bu ne ya. Napıyosun abi sen bu saatte. Bi sigaraya çıktık adam kalpten götürecek bizi. Hayırdır abi.
-Ne hayırdırı.
hayırdır ya hayırdııır
Ramazan hayır ayıdııır
Gümgümbe de
- Yahu bi dur. Ramazan mi geldi. Hiç haberimiz olmadı?
- Geldi ya.
Geldi on bir ayın sultaaaaanı
Güm
-Dur abi dur bi coşma ya. Bu saatte ayıp olmuyor mu. Şurada sigara içmeye dışarı çıktım az önce öksürük tuttu millet uykusundan uyanır rahatsız olur diye öksürüğümü bile içime attım. Sen napiyorsun böyle.
-Şimdi de bu çıktı. Yav kardeş oyalama beni sen öksürmeye kork nazik adamsın. Ben davulumu gumleteyim. Herkesten lazım bu memlekete.
Davulcu gümlete gümlete giderken, arkasindan bakarak düşündüm:
Ramazan ne çabuk da gelmiş. Bu sıra her şey üst üste geliyor zaten bir de ramazan gelmiş. Neden bu kadar uzak kaldım ki. Bunu bile davulcudan öğrendim. Belki de bir yerlerde duymusumdur da oruçta gözü olmayanın ramazandan haberi de olmamıştır. Peki davul gerçekten şart mı. Bak şart, adam olmasa ramazandan haberimiz olmayacak. Evde elektrik yok, evden çıkacak para yok, bı sigaraya para var. Gerisi yok. Uzaktan geliyor davulunun sesi. Hoş da geliyor. Takilayim sunun peşine Maçka parkına doğru geçmiştir.
Gerçekten de Maçka parkı civarında yakaladım. Çala çala güle söyleye gelmiş. Abi ne var bu kadar sevinecek ne biçim adamsın sen diyecek oldum. Neye sevinmeyeyim dedi. Her gün önünden geçtiği içeri girmeye katiyyen cesaret edemedigi ışıkların oradaki Hakan Pastanesi ramazanda ona her gün 1 sıcak ramazan pidesi verirmiş. E buna mi sevindin bu kadar dedim. Sevindim ya. Bir ramazanda adam yerine koyuyorlar beni dedi. Vallaha abi ramazan davulcusu olarak sene boyunca ne yapıyorsun mesela dugunlerde çaliyor musun, o başka bu başka bir uzmanlık alanı mi yoksa sene boyu düğünlerde çalıp ramazanda ramazan davulcusu mu oluyorsun. Kardeş dedi saçmalama be. Teleferike yöneldi akbil bastı bana da bassana yanima hiç bir şey almadan çıkmıştım evden dedim. Hiç itiraz etmedi. Bastı atladık ilk vagona. Bu saatte bunlar hizmet veriyor mu diye sordum. Bu gece başka dedi. Bir tedirgin oldum. Abi sanki davul sen ben sigmadik ben bi sonrakiyle geleyim diye inecek oldum. Maksadım turnikeden atlayıp koşarak eve gitmekti ayağımda ev terlikleriyle bu saatte Maçka parkı teleferiğinde bir davulcunun götürdüğü yere gitmektense hala sogumadigini düşündüğüm yatağıma girmeyi tercih etmiştim ama gecikmistim. Yoook dedi otur sahurda burada çok egleniyoruz dedi. Herhalde ramazan etkinligidir öyle ya belediyenin işi ki teleferik bile hizmet veriyor bu saatte. Saatine baktı ooo dedi imsak olacak cebinden aceleyle 3 hurma çıkardı. 2sini kendi yuttu birini bana uzattı. Sagol dedim. Oruç tutmayacaktim ama hurmaya dayanamam, yedim. Abi sahurda eğleniyoruz dedin ama sahuru da gecirdik inince napacagiz. Korkmaya başlamıştım. Teleferikten indigimizde ezan okunuyordu. E sahur geçti kimse yok diye düşünürken davuluna atladı davulcu beni de aldı yanına. Davul havalanmaya başlayınca kötü bir büyülü gerçekçi öykü denemesi içinde olduğumu anladım. Yazar şimdi az rüyalarından az bilimkurgu dizilerinden Allah ne verdiyse içine attığı abuklamalardan bir öykü yapacak olan da bu davulcuyla bana olacaktı. İnşallah fazla uzatmaz bir klişeye düşer de meğer bunların hepsi kahramanın yoğun bakım ünitesinde uyutulurken rüyasında gördüğü şeylermiş diye bitirir. Ben bunları düşünürken davul da epey havalanmıştı. Bir öykünün içine düşüp başıma türlü saçmaligin geleceğini tahmin edebilseydim pijamalarla sigara içmeye çıkarken üstüme bir şey alirdim hata bende akıl etmeliydim. Dolmabahçenin üstlerinde az dolaştık uz dolaştık gün iyice ağarmaya baslayinca yazar yıldı. Bizi İnönü Stadyumu'nun üstünden yeşil sahaya birakiverdi. Çıkışı bulup da eve koşup yatağa gireyim derken neredeyse öğlen oluyordu. Yatağa girip yorganı kafama çektiğim gibi uyandım cam açık uyumuş donmuşum.