Pide-hurma-davul Soğuk Pide
Kuyruktayım. Pide kuyruğu. Önümde yaklaşık 6 kişi var.
Arkama baktığımda kuyruğun nerede son bulduğunu göremiyorum. Karnımda guruldayan seslerle birlikte sıranın bana ne zaman geleceğini hesaplıyorum. Aslında ufacığım, hiç belli etmeden sıranın en başına da geçebilirim. Ama beklemenin tadı bambaşka. Beklemeye devam ederken içim konuşmaya başladı benimle. “Garip bir çocuksun. Bekleyen bir çocuk. Heyecanlı, yerinde duramayan biri olman gerekiyordu. Arkadaşların öyle çünkü.” Sustum, cevap vermedim ona. İftardan sonra belki konuşurdum onunla. Sonunda sıra bana geldi. Sıcacık pideleri alır almaz koşturdum. Tam vaktinde evde olmalıydım. Ezana az kalmıştı. Pide vazgeçilmeziydi bu günlerin.
Güneş, batmaya yakın. Son ışıklarını bize teslim edip yerini aya bırakacak. Ben de pencereye kurulmuş, sokakta tek tük geçen insanları ,çatıdan çatıya konan kuşları izliyorum. Aslında bizim evden az biraz da deniz gözüküyor. Gün içerisinde gelip geçen vapurları sayıyorum .Zaman geçmiyor.Kuyrukta da değilim. Bu sefer pideler ayağımıza gelecekmiş. Olacak iş değil. Bir yılda neler değişmişti neler? Pencereden bakmaya devam ederken pide ve ekmek arabası sokağımıza giriş yapıyordu. Biz başta olmak üzere bütün komşular sepetlerini aşağı salmıştı. Ekmekçi eline megafonu alıp “Hepinize hayırlı ramazanlar diliyoruz. Pide ve ekmekleriniz ayağınıza kadar geldi. Hizmette son nokta. Almak isteyenler sepetlerine paraları koyup salsın aşağı.” Her gün aynı anonsu yapmasına alışmıştık artık. Heyecansız bir şekilde sepeti salıyorduk her seferinde. Alışmıştık kısa bir süre içerisinde bu heyecansızlığa. Alışmıştık soğuk pide yemeye.
Pideler yerini aldığına göre sofraya oturabiliriz artık. Top sesi gelmese de ezanlar okundu. Hurmayla açtım orucumu. iştahla yiyemiyorum. Annem bunu fark etti. Ama nedenini sormadı. Kendisi de öyleydi çünkü. İçine pide doğradığım çorbayı içtikten sonra sofradan kalkıp çayın hazırlanmasını bekliyordum. Keyifsizim bu ramazan. Bu sene tam anlamıyla yaşamıyor hissediyorum kendimi. Sevincim, heyecanım hep tıkanık. Çok düşünüyorum ama çok. Düşünmeye kuyrukta beklerken iç sesimin bana dediklerinden başlıyorum. Keşke o zaman konuşsaydım onunla.
Düşünmemek için daha fazla -çünkü fazlasıyla düşünmek zararlıydı- erken uyuyordum.Normalde sahurdan önce yatmazdım. Ama bu yıl biraz farklı. Çayımı kendi odamda içtikten sonra bardağımı mutfağa götürdüm. Diğerlerinin benden de erken uyuduklarını gördüm odama dönerken. Telefonumdan alarmımı kurdum, davulcu gelmeyecekti. Davul sesi ile uyanmayacaktım. Uyumadan önce iç sesimle konuşmaya karar verdim. Uzun zaman sonra. O benimle hep ben bir şey beklerken konuşuyordu.
“Sana bu günleri anlatmak için sabırsızlanıyorum. Heyecanla bekliyorum, seninle konuşacağım günü. Pide kuyruğunda görüşmek üzere.”