- Abilerim bir kez daha soruyorum; buranın nasıl bir mahalle olduğunun farkındayız değil mi?
Reyonun arkasından dolanarak masada oturan abilerinin yanına geldi. Ortanca kardeş iç çekerek söz aldı:
- Sana defaatle söyledim Metin. Ya bir şey tartışırken hepimizin bildiği ve hemfikir olduğu yere neden dönüyorsun? Kurtul şu huyundan bak geriliyorum.
Kaşlarını çatmıştı küçük kardeşine doğru bakarken. Büyük abi ortamı yumuşatmak istemiş olacak ki:
-Sıkılıyorum Sabri, bunalıyorum…
Kolpaçino filminden alıntıladığı bu replik üç kardeşi de güldürmüştü. Abilerinin oturduğu masaya bir sandalye çeken Metin, tekrar söz aldı:
-Akif Abi, tamam haklısın. Tabii ki hepimiz buranın muhafazakar bir semt olduğunu biliyoruz. Ancak açılışta hurma dağıtmak... ki aslında buna dağıtmak da denmez etrafa koyduğumuz birkaç tabakla gelenlere hurma ikram etmiş olacağız.
İki abisi de sözüne devam etmesini ister şekilde işaret verdi. Metin devam etti:
-E madem muhafazakar bir mahalledeyiz. Hurma da işte.. malum hurma yani müslüman meyvesi gibi bir şey…
Bu kez tebessüm ederek araya girdi Akif:
-Müslüman meyvesi… işte burda kaybediyorsun. Hurmanın olayı nedir hakim değilsin. Bağlamından kopuk hurma ikramı ya çiğ görünecektir ya da.. çiğ işte ya. Sevimsiz. Olmamış. Sırıtacak yani.
Musa gırtlağını temizledi. Biraz omzunu kaşıdı. Konuşmaya başlamadan önce tüm dikkatleri çekmek istiyor gibiydi.
-Şimdi bir saniye. Hurma birinizin dediği gibi bu insanların hoşuna gidecek olsun veya diğerinizin dediği gibi sırıtacak bir ikram olsun. Neden her halükarda açılışa gelecek herkesi mutlu edecek bir şey vermeyelim ki? Biz fırıncıyız yahu. Üç kuşak fırıncıyız. Nasıl pide dağıtmak saçma geliyor size anlamıyorum.
İki küçük kardeş birbirine baktı. Adeta gözleriyle sen mi anlatırsın ben mi anlatayım diyen bir halleri vardı. Akif büyüklük yapmaya karar verdi:
-Çünkü seküler semtlerde açtığımız fırınlarda kimseye pide dağıtmamıştık?? Neden Cihangir’e gelince profiterol dağıtmak mantıklı geliyor da burda pideye dönüyorsun?
Musa cevap veremeden dış kapıda bir adam belirdi. Adam önce kapıdaki kağıdı okudu sonra elleriyle siper edip içeriye bakarken üç kardeşi görmesiyle kapıyı açıp kafasını uzatması bir oldu:
-Selamünaleyküm..
-Aleykümselamç
Dedi Metin.
-Aleykümselaamç
Diye uzatarak ekledi Akif.
-Aleyna aleykümselam
Dedi kasıla kasıla Musa.
-Şimdiden hayırlı olsun. Ne zamandır yeni bir fırına ihtiyacı vardı mahallenin. Açılış haftaya cuma değil mi?
Musa ayağa kalkıp eliyle içeri davet etti adam:
-Buyrun buyrun.. Evet haftaya cuma. İnşallah Allah izin verirse.
Bıyık altından güldü Metin. Musa oralı olmadı:
-Cuma namazından sonra açılışımız var sizi de bekleriz. İnşallah.
Sakalını sıvazladı adam. Teklifsizce o da bir sandalye çekti kendine:
-Vallahi çok iyi oldu. Allah mübarek etsin. Bereketli olsun işleriniz. Buarada açılışta canlı müzik falan düşünüyor musunuz?
Kardeşler bu beklenmedik soru karşısında afallamıştı. Akif:
-Yaani.. öyle bir niyetimiz yok açıkçası. Tabii müzik olacak da.. bilgisayardan yani.
Bir kez daha sakalını sıvazladı adam. Neden sonra gülümseyerek:
-Biz canlı müzik yapıyoruz da.. bir sorayım dedim. Davul çalarım ben. Mahallede kime sorsanız bilir Davulcu Murat diye.
Sözlerini bitirirken ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi. Musa:
-Aaa öyle mi, ne güzel! Bunu öğrendiğimiz iyi oldu, canlı müzik gibi bir şey düşünürsek sizi buluruz elbet.
-Tabii tabii, dediğim gibi, zaten kime sorsanız gösterir nerde oturduğumu. Ben yine de size kartımı vereyim.
Kartını Musa’ya uzattı. Tekrar selamünaleyküm diyerek çıktı fırından. Adamın uzaklaşmasıyla Akif heyecanla yerinden kalktı:
-Bulduk işte, bulduk! Adamın tipini gördünüz. Açılışta bunun gibiler müzik yapsa tamamdır mahallelinin gözüne girdik bile!
Metin’in gözleri fal taşı gibi açılmıştı:
-Akif Abi şaka mı yapıyorsun?! Ne davulu ya. Ne davulu zurnası fırın açıyoruz halay mı çekiyoruz. On numara playlist yaptım zaten. İncesaz - Balat…
Akif heyecanını hala kaybetmemişti:
-Dur şimdi karıştırma Ekmek Teknesi’ni, ney seslerini, Göksel Baktagir’i falan… İşte mahalleli tarafından sevilen ve muhafazakarlığı da her halinden belli olan bir adam. Tam aradığımız şey.
Sonunda Musa sessizliğini bozmuştu:
-Bana da davul fikri hiç mantıklı gelmedi. En iyi yaptığımız şeyi yapalım. Onları pideye boğalım derim ben.
Büyük abisinden destek görünce rahatlamıştı Metin:
-Gerçekten ne davulu zurnası ya.. Ama hurma dağıtırs…
Hemen araya girdi Akif:
-Oğlum unut artık hurmayı. Hurma murma yok. Yok!
Bir hafta sonra davullu zurnalı, hurma ikram etmeli ve pide dağıtmalı fırın açılışı gerçekleşti. Dahası çok kısa bir süre içerisinde, beklentilerinin oldukça üzerine çıkarak, en çok kar getiren fırınları oldu bu fırın.