Acının Sonu

Esra Akbulut

Acı(nın) Son(u)

Yakıcı bir his elbet bitecek bittiğinde beni de tüketecek. Dönüşü yok mu bu işin hiç bitmeyecek mi bu acı bu öfke bu bitmeyen kavgamız! Sakinleştiricilerin, uyku haplarının kelimelerin ve sessizliklerin yetmediği o kadar aşikarken hem de umut boş çaba mi sadece ?

Sol elim dışında vücut fonksiyonlarım kullanışsız. Böyle uzun yıllar yaşadım ama tam da şu an artık tek başıma hissettiğim daha doğrusu babamın bana bakacak gücünün olmadığını hissettiğim bu zamanlarda bütün diğer insanlar gibi olmak isterdim en azından babama yalnız olmadığını ve onu ne kadar sevdiğini soyleyebilseydim. Bir şansımın olmaması üzücü tepkilerim git gide azalıyor sadece yapılan iğnelerin etkisi gidince artan ağrılarım tepkilerimi gün yüzüne çıkarıyor hala yaşadığıma dair izler barındırıyor.Buna rağmen ağrılarımın fazlalığı babamı endişelendiriyor olmalı çünkü gerekmese de ağrı kesici igne ile gecemi sonlandırmak artık bir alışkanlıktı benim için. Babam polisti ve her gece nöbetine kaldığında komşumuz olan Gülben teyze biz de kalırdı o da yalnızdı ben doğarken de bana uzun süre bakmıştı o yüzden babam da oğlu gibi onunla ilgilenir hastalandığında hastaneye götürür her akşam beraber yemek yerdik. Babam artık her gece mi nöbete kalıyor merak ediyorum. Son zamanlarda yüzünü göremez oldum.Bazen ağrılarım o kadar fazla oluyor ki sabaha kadar babamı bekliyorum ağrı kesicilerin ben de farklı hisler oluşturması normal mi bilemem ama onlarsız dayanabilir miyim bilmiyorum. Gülben Teyze'ye göre oldukça güçlü bir kızım en azından bu gibi durumlarda tebessüm etmek isterdim doğrusu. İzlediğim filmlere göre ve bana söylenen yaşıma göre yaşıtlarım lise sınavlarına hazırlanıyor. Ben de çok isterdim okula gitmeyi ve arkadaş edinmeyi.Tek arkadaşım Gülben Teyze sanırım. Arkadaşlık buysa eğer...

Dün akşam çok fazla ağrım vardı ve babam yine yoktu. Gülben Teyze ben tepki vermeden de bana hikayeler anlatır, mazide kalan bütün o güzel hayat hikayesini. Annemi,babamın gençliği hatta kendi gençliği ilk aşkını,vefat eden kocasını hiç çocuğunun olmayışını buna rağmen bir çok cocuk büyüttüğünü ve bu çocuklardan en şanssızın ben olduğunu anlatırdı. Uzun uzun sohbetler ederdi cevabını alamadığı sorular sormaktan bıkmazdı. Anne karnında ters dönmüşüm kalbim de delikmiş ve bütün bunlarla uğraşırken ebe annemi ihmal etmiş çünkü annem benim için kendini feda etmiş. Bense bütün bu olanlara rağmen sol elim dışında felçli doğmuşum ve babam bu yüzden hep beni suçlamış. Gözlerim tıpkı annem gibiymiş ve hiç gülümsemeyen dudaklarım tıpkı babam gibi. Sesiminden de yüzümden de mahrum bir ömür geçirdim işte böyle. Bana kalırsa annem beni doğurmakla büyük bir hata yaptı. Gülben Teyze’ye göreyse bu tam olarak bir annenin yapması gereken davranışmış ve doğurmakla değil uğruna can verecek kadar çok sevmekle anne olunurmuş bir kez kokumu almış olsa boncuk gözleri tıpkı benimkiler gibi yaşla dolarmış...

Babam geldi yine gün doğmak üzere elinde uyumamı sağlayacak iğne de var üstelik. Adını çok sonradan öğrendim bu iğnenin içinde afyon diye bir çeşit uyuşturucu var.Babam her gün saatlerce telefonda konuşur ben de dinlerim ordan öğrendim sanırım ben cevap vermediğim için benle konuşmak yerine polis arkadaşlarıyla konuşuyor haklı da. Güzelce terimi siliyor ve her zamanki gibi güneş iyice belirginleşene kadar sadece baş ucumda ağlıyor öyle güzel bakıyor öyle güzel ağlıyor ki keşke ben de en azından gözyaşını silip babacığım ağlama ben burdayım diyebildeydim ama bunu bile yapamadığdan sadece yanımda uyuyakalan babamın yüzüne bakıyorum annemin bakışlarıyla...

Derdime derman iğnelerle beraber yine babam geldi eve ve bugün erken geldi Gülben Teyze bu akşam yemek yapmadı sanırım belki de işi vardı tıpkı babamın işleri gibi. Bir gün suç çetesiyle savaşıyor başka bir gün hırsız kovalıyor bir başka gece eve gelip saatlerce o gün içinde öldürülen çok güzel bir kız çocuğunu bana anlatıyor ona ağlıyor sonra bana ağlıyor sonra annemi özlediği için ağlıyor en sonda kendi haline ağlıyor. Bütün büyükler benim babam gibi bir kahraman değil sanırım babam yetişkinler hakkında konuşurken hep hataları ve kötülükleri üzerine konuşuyor çünkü. Annen olsaydı diye başlıyor bazı cümlelere devamını getirmiyor uyku tutmayan geceler kahve içiyor ve benle sabahlıyor yeni görevi narkotik şubedeymiş zormuş ama ona fayda sağlıyormuş sanırım benim acılarımın ilacıyla alakalı bir şeyler anlatıyordu geçenlerde arkadaşına. Hiç bir arkadaşını tanımam ben zaten onlar benim için sadece telefonda konuştukları babam gibi giyinen babam gibi düşünen televizyonda gördüğüm polis amcalardan biriydi çünkü.

Kaç gün olduğunu bilmiyorum ama Gülben Teyze’yi görmüyorum artık babam hep evde. Sanırım çok yorulduğu için hastalandı. Ama eğer babam da hasta olursa bana kim bakacak diye endişeleniyorum babam da bu konuda benle aynı fikirde sanırım. Keşke beni tedavi eden doktor babamı da tedavi etse diyorum ama babam neden doktora gitmiyor oysa onun ayakları var ve doktora hastalığını söyleyebilir. Bir kaç gün daha sabahlıyoruz birlikte artık iğneler etkisini yitirdi bana ağrılarım günbegün artıyor. Babam ise gittikçe zayıflıyor ve güçsüz düşüyor bu hayat onu çok yordu. Bu olanlar da benim yüzümden..

Bugün bir türlü güneş doğmadı uzun süre bekledik oysa gecenin bitişini. Bugün gazete taze ekmek ve süt getiren de olmadı hiç kapı çalmadı. Kaç gündür Gülben Teyze de gelmedi. Televizyon sesi bile yok babamın telefon sesi de. Pencereme konan beyaz kuyruklu kuş dışında hiç bir ses yok. Artık babam benim yanımda uyumuyor sanırım onunda ağrısı var en az benim kadar.. Bahar esintisi gelsin diye aralık bırakılan pencereyi kapatıyor babam usulca yanıma oturup uzun uzun bakıyor ve ağlamaya başlıyor ama bu seferki ağlayışı beni korkutuyor doğrusu. Artık dayanamıyorum diyor ve heceliyor diğer bütün kelimeleri her cümlesinin sonuna da muhakkak özür dilerim ekliyor . Annemi anlatıyor uzun uzun onu ne kadar sevdiginden, yalnız kalınca yarım kaldığından , aslında bana hiç kızmadığından bu olup bitenlerin hep talihsizlik olduğunu , İstanbul’u , İstanbul trafiğinden, her günki işinden , aşktan ve savaştan, insanların bitmeyen kavgasindan, ekmek davasindan, geçim sıkıntısından, yalnızlıktan ve hastalıktan , umuttan ve aşktan somut ve soyut bütün kavramlardan hatta gülümsemenin güzelliğinden ve şiirden konuşuyor. Yoruldum diyor ve yine özür diliyor yanıma uzanıyor bütün kalan iğneleri sırayla ilk basta bana sonra kendine yapıyor artık hiç acısının kalmadığını söylüyor ve kahkaha ile bir ses duyuyorum bom...