Muhammed Yasir, @MYasirOkumus
Köroğlu Öykü Atölyesi Birinci Hafta
Kelimeler: hırsız, afyon, iğne
Üç sokak. Üç sokak kaldı. Bin üç yüz on dokuz, bin üç yüz yirmi, bin üç yüz yirmi bir.
Süleyman’ın dükkana ulaşması siz okuyucu için kısa sürmüş olabilir, ama kendisi için hayli uzun sürdü. Bilirsiniz, zaman görelidir. Burada birkaç cümleyle anlatılan koşu Süleyman için hayati bir koşuydu.
Bin üç yüz yirmi bir numaralı sokağa döner dönmez çingenelerden biriyle karşılaştı Süleyman. “Komiser...” diyebildi ancak nefes nefese. Çingene komiserin geldiğini anlayınca genç bir kadına dönüştü. Süleyman şaşkındı ama vakti yoktu. Dükkana atıverdi kendisini. Bir başka çingene -genç- donuk gözlerini kapıya dikmiş oturuyordu. Bir baş işaretiyle arka taraftaki merdivenleri gösterdi Süleyman’a. Yanından geçerken ellerinin arasına bir afyon kellesi tutuşturdu.
Süleyman hızla alt kata inip tuvalete girdi. Çingenenin verdiği kelleyi cebinden çıkardığı çakısıyla çizdi. Çıkan süt damlasını emdi. Zihni bulanıklaşırken üst kattan gelenlerin ayak seslerini duydu. İri kıyım bir adam tuvaletin kapısını kırdığında Süleyman kendisinde değildi.
***
“Uyandırın bunu! Derhal uyandırın!” Komiser Hüsrev’in kalın sesiyle gürlüyordu oda. Süleyman’ı yakalamışlar, bir sandalyeye bağlamışlardı, henüz kendisine gelmemişti. “Uyandırın bu hırsızı.” Birkaç saat süren çabanın sonunda Süleyman kendisine geldi.
“Komiser” diyebildi Süleyman, yine. Bu defa güçlükle nefes alıyordu. “İğneyi bulamayacaksınız, artık çok geç.”
“Nereye sakladın? Anlat. Tek tek anlatacaksın.”
“Yapabileceğin bir şey yok komiser. İğne olması gereken yerde. Asla bulamayacaksınız.”
Hiddetle yumruğunu savurdu Hüsrev. Bir vuruşta Süleyman’ı sandalyeden devirdi. “Vurun!” Bekçiler mutlak bir itaat ile vurmaya başladılar. Dayak yemekten bitap düştü Süleyman, bayıldı tekrar.
***
Yüzyıl süren işgali sona erdirecek ilk adımdı iğnenin çalınması.