Tam anımsayamadığı bir zamandı annesinin gidişi. Neden ve nereye gitmişti? Kim almıştı onu yanından? Kimdi bu hırsız? Hiçbir fikri yoktu. Ölümü bilmiyordu, sonrasında da kabullenemedi zaten. Küçüktü o zamanlar, hala aynı. Büyüyememişti düşünceleri, büyütememişti.
O amansız gidişten tek hatırladığı gecenin karanlığında duyduğu yakarışlardı. Babasının yakarışları, yıkılışıydı hatta. İkisinin de toparlanması epey zaman almıştı. Alışmamışlardı, alıştırılmışlardı bu duruma. Hırsızın annesini çaldığı yetmezmiş gibi hislerini de çalması onu bu hale getirmişti. Hissetmiyor, artık bundan acı duymuyor, karşılık dahi vermiyordu. Artık bütün zamanı babasınındı. O ne yapar, nereye giderse onunlaydı. Kimsesiz değil, yalnızdılar sadece.
Yaşı ilerledikçe olanların farkına varmış; ölümü öğrenmiş, annesini hırsızların değil meleklerin aldığını da öğrenmişti. Babasıyla da hayatı… Düşüp kalkmayı, okumayı yazmayı babasıyla öğrenmişti. Hayatın yanı sıra eğlenmeyi de öğrenmişti, mutlu olmayı da.
Babasıyla geçirdiği vakitlerin en güzeli onun için dere kenarında balık tuttukları vakitlerdi. Çoğu zaman hayran gözlerle babasını izliyor, yaptıklarını yapmaya çalışıyordu. Pek beceremese de babasının ona olan ilgisi o mutluluğu veriyordu ona. Bir keresinde oltanın iğnesi parmağına batınca canını yakmıştı. Bu hafif acıyı ne kadar büyütebilirse kârdı onun için, babasının ilgisini çekecekti. İşe de yaramıştı doğrusu. Babası eline bakıyor, gözlerindeki yaşı siliyordu.
Ah bu hırsız balıklar… Oltanın iğnesinden ekmeği çalıyor, gelmiyorlardı. Boşver balıkları be çocuk. Ya ümitlerini çalmalarına ne demeli.
Düşe kalka büyümüştü böyle. Acısıyla tatlısıyla… Bazen belli şeyleri aşamaz ya insan, aşamamış demek ki. Onca zamana rağmen acıları hala onunlaydı. Anımsadığında hüzünlenir, çaresizce kendine çözümler arardı. Yine böyle bir çaresizlikte bulaşmıştı bu çıkmaza. Afyon…
Bir parça afyon belki de her şeyi unutturacaktı ona. Ama bu ne kadar sürebilirdi ki. Birkaç dakika, birkaç saat, birkaç gece. Bunlar onun için yeterli miydi? Ya geçmişi ne olacaktı? Aklındakiler, düşünceleri… Yine de birkaç saatlik birkaç saatlik mutluluk için bunu yapmaya değerdi. Çünkü çaresizdi. Ama bu defa çok farklıydı onun için, sonsuz bir çözüm istiyordu. Fazlası ne yapardı ki ona.
Hırsızlar alır mıydı onu da?